Teslise inanan, İsa Allah’ın oğludur diyen, üç tanrı birbirinden ayrılmaz, Papa ve papazların oğulu temsil ettiğinden her türlü günahı af yetkisine sahip olduğuna inanan bir insanın çıkarı için yapamayacağı iş, işleyemeyeceği suç veya günah yoktur.
Amerika Başkanı Bill Clinton, makamında tecavüz ettiği kadınların hiç birimden ceza almadı ama Yahudi bir kızla ilişkisi nedeniyle basının diline düştü ve mahkemeden kurtulduktan sonra kırk papazla kendisini günahtan arındırmıştı.
Bu günlerde yine gündemde.
Amerikalı fuhuş milyarderi Jeffrey Epstein 1919 yılında on beş yaşın altında sattığı kızları, kimlere pazarladığını açıkladığı anda kendini hapishanede buldu ev hemen hücresinde ölü bulundu ve intihar raporuyla defnedildi.
Yine Bill Clinton var. İngiltere kraliyet prenslerinden York Dükü Prens Andrew, İngiltere’nin milyarderlerinden ve Kraliyet Şövalyesi unvanı alan Richard Branson ve Bill Gates var iddiaların arasında.
Amerikalı pezevenk sayesinde Amerikan adaletsizliğini, savcılarını, hakimlerini, hapishanelerinin işleyişini de görüverdik bu arada.
Bu gün itibariyle 26 bin Müslümanı şehit eden, on bini çocuk, yedi bini kadın dokuz bini orta ve yaşlı insanları hastahane, okul, kilise, Birleşmiş Milletler binası ayrımı yapmadan, insanın olduğu her yere atılması için gemilerle silah getiren ve Amerika’nın Jandarma karakolu gibi görev yapan kiralık katillerine kimse dokunmasın diye denizde, havada ve karada korumaya alanların, kimlik ve kişiliklerini Suriye’de, Irak’ta görmüştük ve bu filmi Gazze’de de görmeye devam ediyoruz.
Ve biz, sekiz milyar insanın hazreti Adem’in çocuğu kabul eder, onların bu iç dünyalarının gavurluk, zalimlik, sömürgenlik, kemirgenlik damarlarının yumuşaması, gönüllerine İslamın rahmet damlalarının düşmesi için çalışırken, inat ve ısrarla zalimliğine devam edenlerin de tedavisi aypılamayan köpeklerin telefine çalışmakla da görevliyiz.
Bu dünyada biz, gurbette gezen yolcu gibiyiz.
Adem aleyhisselamın geldiği cennete doğru gidiyoruz.
Oraya layık olabilmek için İslam’ın emir ve yasaklarına sımsıkı bağlı olmaya dikkat ediyoruz.
Ana rahminden kabre kadar olan yolculuğumuzda dünyamız bizim köprümüz gibidir.
Köprüden geçeceğiz. Ama ayıya dayı demeden, ayının yeğeni olmadan geçeceğiz.
İnsanlığımızı İslami kurallarla koruyarak geçeceğiz.
Bunu yapabilmek için önce ilim zırhına bürüneceğiz.
Takva elbisesi giyineceğiz.
Geceleri kıyama kalkıp namaz kılacağız.
Rabbimizin ayetlerini tertil (harfleri çıkış yerlerine dikkat ederek, manasını anlayarak, anladığını tatbik etmek) üzere okuyacağız.
Neyi, nasıl ve niçin yapacağımızı, ayıya dalanmadan, çalıyı dolanmadan son durağımıza nasıl varacağımızı bize “Rabbineeee dön” diyen Rabbimizden öğreneceğiz.
Hitlerin, Mussolini’nin, Lenin’in,Troçki’nin, Guevara’nın, CIA ajanlarının kitaplarından kıyam öğrenilmez. Onlar leş etrafında kavga teknikleri geliştirdiler. Biz, leş yemeyiz. Midemize haram koymayız.
Profesör Tarık Zafer Tuna’ya bir makalesinde Fransa’da bir müzede gördüğü insan derisine kaplı anayasadan bahsediyor. Fransız ihtilalini yapanlar, yazdıkları insan hakları beyannamesini kitap haline getirmişler, kraliyet ailesinden birini kesmişler, derisini yüzmüşler ve insan hakları kitabının dışına deri olarak yapıştırıp, ciltleyip müzeye koymuşlar.
Bizim sevgili rahmet peygamberimiz hiç kan akıtmadan Mekke’yi fethettiği gün, Mekke’nin yöneticilerini, komutanlarını ve halkını toplamış ve o güne kadar yaptıklarından hesaba çekilmeyeceklerini, hür olduklarını, mallarına ve canlarına dokunulmayacağını duyurmuştur.
Göklerin ve yerin taşıyamayacağı bir kitabı gönlümüzde taşıyoruz.
İçimiz güzel olduğu gibi dışımızda güzel olsun.
Taş atanlara ekmek attın. Kötülükleri iyilikle giderdin. Ağzından çıkan bal gibi sözlerin cennette bal ırmağına dönüşeceğini, fakirlere ve yetimlere yaptığın iyiliklerin cennet güllerine dönüşeceğini görür gibi bildin.
Şimdi seni bu yoldan kim alıkoyabilir ki?
Bu yolcu doğunun da batının da Rabbine güvenerek yola çıkmıştır.
Nemrut’un ateşi, Firavunun askerleri, Karun’un sermayesi, Haman’ın kültürü onu tutamaz.
O, aslanlar gibi yolunda yürür.
Din düşmanları aslandan kaçan eşek sürüleri gibi dağılırlar.
Dikensiz harman, çakılsız orman olmayacağını bilir
Hazreti Ebubekir’in basireti, Ömer’in adaleti, Osman’ın Hilmi, Ali’nin cesaretiyle yoluna devam et.
Sonra, Allah’a tevekkül et.