DOĞRUYA DESTEK EĞRİYE KÖSTEK
Mahmut TOPTAŞ
Bir ara gazetelerde “Her türlü toplantı işleriniz, eylemleriniz için kalabalık oluştururuz, davul zurna ekibimizle katılırız, isteyenlere mehter göndeririz. Düğünün evinizde oynar, ölü evinizde ağıtınızı sözleriz.
Hizmetimiz herkesedir, sağcılara sağ, solculara sol mitingler tertip edilir” anlamında bir haber geçmişti.
Var mıdır, yok mudur, güldürü olsun için mi yazılmıştı bilmiyorum ama gerçek hayatta bazı eylemlerde, mitinglerde, yürüyüşlerde, dikilişlerde aynı simaları, şahısları görünce böyle bir kurumun olduğu kanaatine varıyor insan.
Sayıları iki yüzü geçmeyen bu türden insanları her yerde görünce insan ister istemez organize olduklarına inanıyor.
Ama gelenlerin perde arkasında kimlerin olduğu konusunda bilgilerinin olması da mümkin değil, çünkü onların mitinginden sonra basında haber oluyor, köşe yazıları döşeniyor, karikatürleri çiziliyor.
Sayıları az olsa da sesleri çok yüksek çıkıyor.
Ses yüksek çıkınca da etkili ve yetkili insanlarımızın dikkati o tarafa çevrilirken o tarafın istediği şekilde işlemler yapılıyor.
Gelen sese doğru farkında olmadan kulak dikkat kesilir. Bu normaldir.
Ses kulaktan girdikten sonra karar mekanizması harekete geçmelidir.
Ezeli değerlerimize, ebedi kriterlerimize göre doğru olan söz, kimden çıkarsa çıksın doğrudur, eğri söz de kimden çıkarsa çıksın eğridir.
Ölçümüz bu olmalıdır.
Ama o iki yüz kişiyi halk oylaması olarak kabul edip, söz yanlış ama çoğunluk böyle istiyor diye yanlışa güç vermek hem o kandırılmış insanlara hem de bütün halka ihanet olur.
Yanlış, yalan, iftira…olan haberler yüksek sesle herkesi etkileyecek şekilde yayılmamalıdır.
Doğrular, güzel sözler, tatlı latifeler, müjdeleyici haberler, halkın ufkunu açacak yaşanmış olaylar haber yapılmalı, üzerine makaleler yazılmalı, açık oturumlar yapılmalı, karikatürleri çizilmeli.
İyi bir Kur’an-i Kerim eğitiminden geçmiş okuyucu, Firavun gibi kafir, zalim, gaddarların sözlerini okurken sesinin tonunu alçaltırlar, Rabbimin kelamını, Musa aleyhisselamın ona verdiği cevabı okurlarken seslerini biraz daha yükseltirler.
Dinleyenler, Arapça bilmedikleri halde ses tonundan bir şeylerin olduğunu hissederler.
İslam düşmanlarının, toplum kemirgenlerinin, insanlık hainlerinin sözleri haber yapılmamalı ama aleme ibret olsun diye duyurulma ihtiyacı hissedildiğinde sesleri kısık verilmeli, yazılı verilecekse harfleri küçük yazılmalı.
Dünyanın en zaliminin bile insanlığa iyi bir sözü veya işi bildirilirken onun harfleri de sesleri de büyük ve yüksek verilmelidir.
Sevgili peygamberimiz, sesi gür ve güzel olanları müezzin yapmıştır.
Müezzinlerimiz de “La ilahe/ilah yoktur” diyerek ateistlerin sloganını söylerken sesi alt perdeden okurlar ama “İllallah/Allahtan başka yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur” derken seslerini en yüksek perdeden okurlar.
Gül dalında, binlerce diken arasından yalnız gülü görür, gülü koklarız.
Çağımızda “Allah’ın dediği değil, benim veya benim adamlarımın dediği olacak” diyerek tanrılık advasına kalkan, ürettiği silahları diken gibi canlara batıran adamların adını değil Musa aleyhisselamı da, Firavunu da, Muhammed aleyhisselamı da Ebucehli de yaratan Allah ve onun peygamberlerinin önüne kimseyi geçirmediğimiz gibi, hiçbir insanın lafını, Allah ve rasülünün sözünün üstüne çıkarmayacağız.
Rabbimiz buyurur:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
“Ey iman edenler, Allah ve Rasülü'nün önüne geçmeyin ve Allah'tan sakının, şüphesiz Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir.” (Hucurat süresi ayet 49/1)