Japonya’nın 11 Mart 2011 tarihindeki tsunami felaketinde gördüğü zarar mı daha fazla, yoksa Amerika’nın Japonya’nın Hiroşima ve Nagasaki’ye 9 ve 10 Ağustos 1945 yılında attığı atom bombası mı daha zararlı.
Atom bombası yapılsa da, “At” emri olmadan yıllarca yerinde durur ve kimseye zararı olmaz.
Yapan insan, “At” diyen insan, atan da insan.
Sevgili Peygamberimizin peygamberlik yılları 23 yıldır.
On üç yılda kimseye kılıç çekmemiş, ok atmamış yalnız ve yalnız yeryüzünün en değerli varlığı olan insanı, imanla kuvvetlendirme tarafına gitmiştir.
O değerli insanın kendisi gibi birer insan olan Lat, Menat ve Uzza gibi kişilerin koyduğu kanunlarla birbirlerini kırıp geçirmekten uzaklaştırıp, yalnız yaratanları olan Allah celle celalühün hükmüne boyun eğerek güçleneceklerini anlatmış.
On üç yıl sonra Medine’ye hicret edince, orada kendine sahip çıkan ve sonra “Ensar” adını alan ashab-ı kiramlarla güçlendiğini gören Mekkeliler, topyekûn bütün Müslümanları yok etmek için insanı güçlendirmek yerine ekonomik güçlenmeye ağırlık verince, Bedir harbinde babayla oğul kardeş kardeşle karşı karşıya gelince, iki tarafın da elindeki kılıç olmasına rağmen 313 inanmış insanın 950 kula kul ve köle olmuş insana galip gelince anlamışlar asıl gücün insan gücü olduğunu.
Olimpiyat ve Dünya Okçuluk Şampiyonalarını kazanan Mete Gazoz ’dur güç ve kuvvet.
Maharet, okta veya yayda değildir.
Maharet gol şampiyonu olan ve İsrailli futbolculara, adam olma dersi veren, Cristiyano Ronaldo’dadır; oynadıkları topta değil.
İnsanı hem maddi hem manevi tarafını güçlendirmezseniz, elinde tuttuğu atom bombasını kendisine emir verene çeviriverir.
Karşı takım tarafından satın alınan futbolcu ve kendi kalesine gol atıverir, kaleci, kaytarıverir.
Rabbimiz buyurur:
“Onlara gücünüz yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın ki, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı, Allah'ın bildiği, sizin bilmediğiniz (düşmanları) ve onlardan başkalarını korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız size tam olarak verilir. Ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.” (Enfal süresi ayet 8/60)
Madden ve manen güçlü insanların maddi olarak da güçlenmesini isterken önceliğin insan olmasına işaret eder.
Sevgili Peygamberimiz, ashab-ı kiramını, Allah celle celalühün ayetleri ve kendi örnekliğiyle eğittikten sonra, o bedenen ve ruhen güçlü ve kuvvetli arkadaşlarına minberden bu ayetin baş tarafını okuyor ve söyle buyuruyor:
“Onlara gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın. İyi biliniz ki, kuvvet, atmaktır, iyi biliniz ki kuvvet, atmaktır, iyi biliniz ki kuvvet, atmaktır” (Müslim, Sahih, K. İmaret, bab 52)
Önce imanı, ilmi, Allah ve resulünün sevgisi, iş becerisi ile güçlenen insanın eline zor zamanlarda atılacak şeyi de vermek esastır.
İhanetten, başka ülkelere casusluktan, hapiste yatanların çoğunluğu sömürgen devletler tarafından zayıflatılmış eti kemiğine yapıştırılmış Afrikalı çocuklar gibi, beyinleri Batı kusmuğuyla doldurulmuş bir kaç dil bilen üniversite mezunlarıdırlar.
Para, makam, rütbe, şehvet ve şöhrete tapanların eline atom bombası verseniz, kimin putu daha güçlü ise onun emrine giriverir.
Kurşunlanarak öldürülen mafya liderlerinin çoğunluğunu en güvendiği insanlar öldürmüşlerdir.
Kennedy’yi CIA'nın öldürttüğü hâlâ konuşulur.
Hindistan Başbakanı Bayan Gandi’yi, kendisini koruyan güvenlikçilerin başı, kurşunlayarak öldürmüştür.
İnsanlar, yalnız kurşunla öldürülmezler.
En yakınınız, muhalefetle veya rakip şirketle veya düşman devletle anlaşır ve sizin ayağınızın altına altından ayakkabı giydirir ve onun altına da altın renginde muz kabuğu dikiverir.
Bu tuzağı kimin kurduğunu araştırma işini de yine o üstleniverir.
Sevgili Peygamberimiz haber veriyor:
"Yeryüzü yaratılınca melekler sorar:
– Ya Rab, dağlardan daha güçlüsünü yarattın mı?
– “Evet, demiri yarattım” der.
– Demirden daha güçlü bir şey yarattın mı?
–“Evet ateşi yarattım” der.
– Ateşten daha güçlü bir şey yarattın mı?
– “Evet suyu yarattım”
– Sudan daha güçlü bir şey yarattın mı?
– “Evet rüzgârı yarattım”
– Rüzgârdan daha güçlü bir şeyi yarattın mı?
– “Evet, sağ eliyle verdiği sadakayı sol elinden gizleyen insanı yarattım” diye cevap verir.” (Tirmizi, K. Ebvab-üt-tefsir, Muavvizeteyn tefsiri bab 95, hadis 3695, Ahmet, Müsned, 3/124 Enes bin Malik hadisi, İbni Humeyd, Müsned, Hadis no 1210)
“Sağ eliyle verdiği sadakayı, sol elinden gizleyen insan”ı bir düşünün.
Hani Fuzuli, sevgilisini anlatırken:
“Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana”
Yani, "senin boyun ve posun, kuyumcuların, nakış işi yapanlar ve altın bilezik ustalarına, en ince teli,
Tezhipçilere, en ince kâğıttan daha ince varak’ı yapmak için altını şekillendiren aletten geçip şekil alan altın senin boyun, posun" diyor.
“Sağ eliyle verdiği sadakayı, sol elinden gizleyen insan”ı, bu nezakete eriştiren Allah ve Resulünün, Kur’an ve sünnet haddesiyle nasıl yetiştirildiğini düşünün.