DERVİŞ SANA DERİM, BERDUŞ SEN İŞİT
Mahmut TOPTAŞ
Ailelerin çoğunluğu kızını gelininden çok sever.
Bazı gelinler vardır, evin kızından daha sevimlidir ama çoğunlukla kızlar daha çok sevilir.
Gelinine “Kızım gibi severim” derken bile teşbih sanatında benzetilen daha değerli demektir.
Kızı gibi sevdiği gelinini incitmemek için yaptığı bazı hataları, geline değil de kızına söylemesi, yine kızın daha çok sevildiğinin işaretidir.
Kız da bu uyarıdan üzülmez, sözün kime gideceğini bilir.
Gelin de “Kızım sana derim, gelinim sen işit” atasözünü, atasının evinde öğrendiğinden bu nezaketli uyarıya kulak verir ve yanlışlar düzeltilir.
Kaç yıldır güldürü sanatında bir darboğaz yaşandığından, sanatçılarımız üretim yapamadığından ve sanat tüketimi yapanların kalitesi düştüğünden güldürülerini hep göbek altından yürüttüler.
Entel kadın ve erkeklerimizin hayat hikayeleri verilirken orta okul ve lisede iken beraber olduklarını allandıra ballandıra bazan da iğneleyerek anlatmaya başladılar.
On sekiz yaşına varmadan “Yedi Kocalı Hürmüz” ün parmağını ısırttılar.
Magazin gazetecileri bir haftada kaç kişiyle beraber olanları magazin küllüğüne boşaltıverince kızacak bir yer aradılar ve en sevdikleri üzerinden saldırıya geçtiler.
Hocaların bir saatlik konuşması arasında yarım dakikada biraz müstehcen gibi bir kelime veya cümle geçmişse kendi kızlarına kızar gibi bağırmaya başladılar.
Bizim entelimiz de, dantellimiz de, sağımız da, solumuz da, dervişimiz de, berduşumuz da dinini sever.
Emir ve yasaklarını uygulasa da sever.
Bulunduğu yer, makam, rütbe, çıkar nedeniyle İslam’ın aleyhine olacak kararlara katılsa bile içinden “Yanlış yapıyorsun” der ve hıncını yanlış yapan bir hocadan alır.
Hocaya söylenir, hem kızgınlığını giderir, hem kendi ders alır.
Hocaların hayatı beyaz elbise gibidir.
Beyaz üzerinde havanın tozu bile görünür ve toz, söz olur.
Onun için arada bir silkinip tozların dahi görülmemesi için özel gayret göstermeli.
Rabbimiz, sevgili peygamberimizin örnek kadınları için dikkatli olmalarını isterken:
يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ
“Ey Peygamber kadınları, siz kadınlardan herhangi biri gibi değil-siniz…” (Ahzab süresi ayet 33/32)
Kıyamete kadar gelecek kadınlarımıza örnek olacak, Kur’anın ifadesiyle annelerimiz olan o sevgili peygamberimizin hanımlarına hitaben Rabbimiz hayasızlık yaparlarsa günahlarının iki kat olacağını, iyi olurlarsa da sevaplarının iki kat olacağını:
يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ مَنْ يَأْتِ مِنْكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِ وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرًا
“Ey Peygamber kadınları, sizden kim, açık bir hayasızlık yaparsa ona azab ikiye katlanır. Bu Al¬lah'a çok kolaydır.
وَمَنْ يَقْنُتْ مِنْكُنَّ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ وَتَعْمَلْ صَالِحًا نُؤْتِهَا أَجْرَهَا مَرَّتَيْنِ وَأَعْتَدْنَا لَهَا رِزْقًا كَرِيمًا
“Sizden kim Allah'a ve Rasülü'ne itaat eder, salih amel iş¬lerse ona mükâfatını iki kat veririz, ona güzel bir rızk hazırladık.” Ayetiyle haber verir. (Ahzab süresi ayet 33/30-31)
Hangi fraksiyona, kliğe, locaya, partiye, derneğe, vakfa…üye olursa olsun, hafızasında Kur’andan bir ayet bilen, gönlünde Allah, Kur’an, Muhammed sevgisi taşıyan ama her türlü yanlışı yapanlar da peygamber varisidirler.
Mirastan paylarını artırmak için İslam dininin ilmini öğrenmeleri gerekir.
Kendi mirasımızı öğrenmeye, öğrendiğimizi öğretmeye devam ederken, üzerimizdeki toza dikkat çekenleri, evin kızı gibi dinleyelim ve bize toz kondurmaya bile razı olmayanları bağrımıza basalım ve Bluetooth gibi kalpten kalbe bilgi gönderemesek de sevgi sunalım.
Hepimiz yüz yıldır, Komünizmin kızıl bulutlarından, Kapitalizmin kara bulutlarından yağan belaların altındayız, hiç birimiz masum değiliz.
İki kirli elin bir birini yıkadığı gibi İslam temizleyicisi ile birbirimizi kırmadan, kirlerden arındırmaya çalışalım.