Çiçeklerin her biri, kendine özgü koku yayar.
Uzaktan gülün kokusunu aldığınızdan itibaren siz, gülün aurasına/muhitine girmiş olursunuz.
Gülün, hanımelinin, iğde çiçeğinin, beyaz zambağın, sümbülün her birinin kendine has kokusu olduğu gibi, etki altına aldığı ve kokusunun hissedildiği bir muhiti/aurası da vardır.
Yalnız güzel kokmakla kalmazlar, çevre/muhit/aurasını rengârenk çiçeklerle süslerler.
Materyalist insanlar, ucuza mal etmek, pahalıya satmak için biti, pireyi, keneyi, tırtılları… yok etmek için zehirli ilaçlar ürettiler ve çevreyi de kirlettiler, birçok faydalı canlıları da yok ettiler.
Hâlbuki bu tür zararlılardan kurtulmak için onları kaçıran kokulu çiçekleri çoğaltıp, evleri bağları ve bahçeleri süsleyip hem de zararlılardan kurtulurlardı ama gâvurluk apayrı bir mikrop.
Sular da böyle.
Çölde su arayanlar, uzaktan gördükleri yeşilliğe doğru yönelirler.
Yeşillikler, suyun aurası/çevresi ve muhitidirler.
Şehirler, su kenarında kurulduğu gibi, medeniyetler de peygamberlerin çevresinde kurulmuştur.
Bütün peygamberleri günümüzde Müslümanlar temsil etmeye devam ediyorlar.
Bütün insanlığın teknolojisi bir araya gelseler bir damla suyu yok etmeye güçleri yetmez.
İşkence etmek için su damlasını yakarak kaynatıp yok ettiklerini zannederler ama o damla, buhar olur, gözden kaybolur, İbrahim aleyhisselamın ateşini serinliğe döndüren, yeri bulunca buhar, damlaya dönüşür ve yine kendini yakana da hayat vermeye devam eder.
Dereler, nehirler, ırmaklar kirleniyor. Göllerde ve denizlerde canlılar can çekişiyor. Böyle giderse bir damla temiz su bulamayacağımız zannına kapılırken güneş gölleri, denizleri, bataklıkları ısıtıyor, kirli suları buharlaştırıyor, hava imbiğinden geçiriyor ve gökyüzünden tertemiz olarak tekrar tekrar üzerimize rahmet olup yağıyor.
Her Müslüman, bu toplumda ister istemez günahlarla kirlenir. Pişmanlık ateşiyle yanan yüreğine gözyaşlarını dökerek ateşini alevlendirir ve böylece günah kirlerinden arınır.
Binlerce ton suyun buhar olup gökyüzüne yükseldiğini, ülkelerden ülkelere rüzgâr atıyla geçtiğini ve takdir edilen yere yağdığını görüyoruz.
Kur’an ayetleriyle yüklenen bir Müslüman, yağmur yüklü bulutlar gibi ihtiyaç hisseden gönüllere yağmalıdır.
Yağarken engel tanımaz. Yağmur, şemsiyeye sığınanın etrafına yağar ve buharıyla yine ona faydalı olur.
Müslüman da gönül kapısını İslâm’a kapatanların üzerine yağacak ve kalp üzerine kapatılan perdelerin arasından incelecek, buhar halinde gönlüne girecek, küfrün kabuğunu kıracak ve kula kul olma esaretinden o insanı da kurtaracak.
Tuzlu denizlerden, kirli bataklıklardan, güzel göllerden, tatlı ırmaklardan, kanlı harp meydanlarından, güzel gül bahçelerinden buhar halinde yükselen ve yağmur olup dünyamıza yağan ve ölü toprakları dirilten sular gibi olalım.
Müslüman insan da camilerden, mekteplerden, meyhanelerden, batakhanelerden, meclislerden, meydanlardan, üniversitelerden, hastanelerden, yetimhanelerden, harp meydanlarından ve her yerden geçecek ve temizlik görevinin yanında yeşertme görevini de yerine getirecek.
Buz gibi katı insanları nefesiyle eritecek, buharlaşmış, kimliğini yitirmiş insanları da aslına döndürecek.
Su, kendisine direnen dağları eritir, taşları oyar, yine de yoluna devam eder.
Su, Hz. Nuh’un ve Hz. Musa’nın engellerini de kaldırıverir.
Müslüman insan da insanlığın ve İslâm’ın baş belalarını ıslah edemezse onları eritmesini ve engel olmalarını engeller.
Su sesi gibi rahatlatıcı, su gibi serinletici ve yeşertici olmaya devam edin.
Güzel, mis gibi kokun ve sessizce bakın.
Rengârenk İslami cemaatlerle gökkuşağı gibi kaynaşın.
Dünyayı İslam’la güzelleştirin.
Yahudilerin, Hıristiyanların ve tüm müşriklerin dünyayı kana bulamasını engelleyip, kırmızı güllerle donatın.
Çiçek kokusu gibi, çevreye güzel haberler salın.
Güzel kokunun, çiçeği zararlılardan koruduğu gibi, dünyayı, zararlı kâfirlerden koruyun ki neslinizi koruyabilesiniz.
Bulunduğunuz yerdeki, kurs, burs, yurt, cami, cemaat, mektep, medrese, vakıf, dernek faaliyetlerine katkıda bulunun.
Siz akmaya devam ederseniz, kimse size zarar veremez, hatta “Akan sular durur.”
Rabbimiz yardımcımız olsun.