Pazar’ı
Pazartesi’ne bağlayan akşam, yatsı namazında teravih namazının birincisi de
kılındı.
Oruca
başlamadan teravih namazına başladık.
Önce
teravih namazı, sonra Ramazan aynın ilk orucu.
Ramazanın
son orucunu tuttuğumuzda o akşam teravih namazı kılmıyoruz.
Bazıları,
Müslümanların oruç tutup akşam iftar yemeğinden sonra teravih namazı
kılmalarını, yemeği hazmetme olarak değerlendirirler.
Öyle
olsa idi teravih namazı, oruç tuttuğumuz günün akşam iftarından sonra kılınmaya
başlardı ve son oruç tuttuğumuz günün akşamında da yine teravih namazı
kılınarak Ramazan ayına veda edilirdi.
Hâlbuki
öyle olmuyor.
Biz
Müslümanlar, orucu Rabbimiz emrettiği için tutarız.
Nasıl
tutulacağı konusunda da Sevgili Peygamberimizi örnek alırız.
Nelerin
orucu bozacağını bize Sevgili Peygamberimiz bildirmiş, ashab-ı kiram onu
uygulamış ve daha sonra gelenlere aktarmış.
Mezhep
imamlarımız da herkesin on binlerce hadisi okuyamayacağını, okusa bile anlamada
zorluk çekeceğini bildikleri için fıkıh kitaplarında bizim işimizi
kolaylaştırmışlar.
Dünyanın
ömrüne göre bizim ömrümüz çok kısa.
İmtihan
salonu olan bu dünyada bizim görevimiz, çene çalarak vakit kaybetmektense
imtihan sorularına cevap vermek daha faydalı.
Reyting
için yapılan TV programlarında, her sene aynı konuyu saatlerce tartışma yapan
sonunda incir kabuğunu da doldurmayacak bilgileri saçıp savuranları, kafa
karışıklığı meydana getirenleri dinlemek yerine ilmihal kitabından okuyup
amele/eyleme dönüştürmek daha faydalı.
Biz,
namaz kılacağımızda, Rabbimiz emrettiği için abdest alırız.
Temizlik
için abdest almayız, ama bu abdest, bizim ağız, burun ve dış organlarımızın
yıkanmasına, temizlenmesine sebep olur.
Hem
sevap alınmış, hem temizlik sağlanmış olur.
İslam’a
inanmadığı halde temizliğine dikkat edenler de var bu dünyada ve onlar da
Rabbimizin tabiat kanunlarına bu dünyada uyduklarından, yaptıklarının
karşılığını bu dünyada temizlik nimeti olarak alırlar o kadar.
Dünyanın
üstünde yaşadığımızdan, altında ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem
çukurlarından bir çukurda daha fazla yaşayacağız. Son durak ya cennet veya
cehennem.
Tercih,
bu dünyada yapılıyor.
Kabirde
tercih hakkımız yok.
Orucu
yalnız midemize ve hücrelerimize tutturmayacağız.
Gönül
dünyamıza çöken karamsarlık, umutsuzluk, kin, nefret, haset, cimrilik gibi
pislikleri, aydınlık, nurlu, umutlu, sevecen, diğerkâm, sencil, cömertlik
karışımıyla yıkayacağız.
Dilimize
yalan, iftira, gıybet, kovuculuk orucu tutturacağız.
Elimize
vurmama, kırmama, çalmama, gasp etmeme, öldürmeme, dövmeme, parçalamama orucu
tutturacağız.
Gözümüze,
tehdit, taciz, nefret, haram bakış, aşağılama, alaylı bakış orucu tutturacağız.
Ayaklarımıza
haram çarşılarında, şehvet sokaklarında, faiz borsalarında, İslam düşmanı
mahfillerde bulunmama orucu tutturacağız.
Saçımızın
ucundan, ayak tırnağımıza kadar, canımızla, tenimizle gözümüzle, gönlümüzle,
dilimizle, halimizle oruç tutmaya çalışacağız, Allah cellecelalüh kabul edeceği
ibadetler nasip etsin.