Mahmut TOPTAŞ
Her sene geldiğim bu şehirde bir defa ayakkabı boyattığım bir tamirci vardır.
Ayakkabı boyattıktan sonra bir senelik boya parası veririm.
İyilik yapmak için değil, iyilik görmek için ayakkabı boyatırım.
O ayakkabımı boyarken ben onun konuşmalarını, geçenlerin laf atışlarına verdikleri cevapları dinlerim.
Tamirci ve boyacı olan bu yaşlı adamın, zenciye yakın bir rengi var.
Veya “Çikolata renkli diyeyim.”
Rengi çikolata gibi olsa da sözleri çikolatadan tatlı.
Saçlar ise bembeyaz.
Sanki Cennette coşan Kevser ırmağının dalgalarının köpüğü başına sıçramış gibi.
Sanki dalda açmış çiçek gibi,
Sanki yaşlı dağın tepesine yağmış kar gibi duruyor.
Ben böyle düşünürken yoldan geçen tanımadığım biri: “Ne oldu sana, altı siyah, üstü beyaz” deyince tamirci:
“Şimdi sen boyayı mı beğenmiyorsun, yoksa boyacıyı mı?” diyor, ve o sözü söyleyen, sessizce orayı terk ediyor.
Deniz mavi, gök mavi. Biz boyayı da beğendik boyacıyı da.
Kelebeğin renklerini, deniz altında yaşayanların, karalarda gezenlerin, havalarda uçanların renklerini yaratanın varlığına ve birliğine inanmış insanlarız.
Dışımızı boyayan Rabbimiz, bizim içimizin de İslam boyasıyla boyamasını ister: .
فَإِنْ آَمَنُوا بِمِثْلِ مَا آَمَنْتُمْ بِهِ فَقَدِ اهْتَدَوْا وَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا هُمْ فِي شِقَاقٍ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللَّهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
“Şayet onlar sizin inandığınız gibi inanmış olsalardı doğru yolu bulurlardı. Eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz onlar bir ayrılık içindedirler. Onlara karşı Allah Sana kâfidir. O işitendir, bilendir.
صِبْغَةَ اللَّهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدُونَ
“Allah'ın boyasıyla boyanınız. Allah'tan daha güzel boyası olan kim var? Biz ancak Ona ibadet edenleriz.” Bakara süresi ayet 2/137-138)
Onun için Bilal’i Habeşi’nin renginde olanlarla, Selman’i Farisi’nin (Allah, ikisinden de razı olsun) renginde olan bütün insanları renkleri nedeniyle aşağılamaz veya ayrı bir değer vermeyiz.
Onlara o rengi verenin verdiği değerle insanlara muamele ederiz.
Doğuştan gelen hiç bir görüntüsü nedeniyle hiçbir insanı aşağılamayız.
Gönlümüzün ve dilimizin ayarını Kur’an’a ve Sünnete göre ayarlamalıyız.
Rabbimiz, Kur’an-i Keriminde kafirlerin tenleriyle ilgili aşağılayıcı kelimeler kullanmamış ama o can ve teni kirleten kafirlikleri hakkında aşağılayıcı kelimeler kullanmıştır.
Kafirlik necaseti, namazımıza engel olan necaset gibidir.
Yıkanıverdiğinde o elbise ile namaz kılındığı gibi,
Kafir, “Kelime-i Şehadetle” gönlünü yıkayıverdiğinde kafir kişi tertemiz hale geliverir.