Nasreddin Hoca, müsafir gittiği köyden ayrılacağında eşeğin üzerindeki heybeyi göremeyince köylülere sormuş.
Köylüler, her tarafı aramışlar, heybeyi bulamamışlar.
Hoca, “Size öğleye kadar zaman tanıyorum. Eğer heybem gelmezse ben yapacağımı biliyorum” demiş.
Köylüler korkuyla köyün her tarafına dağılmışlar, bulmuşlar ve Hoca’yı uğurlarken sormuşlar, “Hocam eğer heybeyi bulamasaydık bize ne yapacaktın?” demişler,
Hoca, “Evdeki çuvalı kesip heybe yapacaktım” demiş.
Trump da, “Eğer rehineler cumartesi günü saat 12’ye kadar teslim edilmezse kıyamet kopar” demiş.
Sen, dünden bugüne kadar geçen iki günde kendi vücudunda ihtiyarlayan hücrelerin bir tekine bile sahip olamıyorsun.
Sana ve sekiz milyara hayat veren ve hayatlarını devam ettirenin iradesinin dışına çıkmak şöyle dursun, adım atamazsın.
Senden daha cesur Aslan Yürekli Rişar’lar, yirmiye yakın haçlı seferleri düzenlemişler, İslam’ın batıya taşınmasına sebep oluvermişler.
Amerika’nın Irak ve Suriye’yi işgalinden sonra milyonlarca Müslüman’ın batıya sürüklendiğini gördük.
Ömrü olanlar da, 2050 yılına varmadan Avrupa İslam devletlerinin başında Muhammed isimli birisinin olduğunu görecek inşallah.
İşgalci Siyonistlerin saldırısıyla elli bine yakın Müslüman Filistin’de şehit olurken, elli binden fazla Hristiyan ve Yahudi’nin Müslüman olduğunu siz benden iyi biliyorsunuz.
“Bir ölür, bin diriliriz”
Kur’an-ı Kerim’in, Büruc süresinde Hazreti İsa’ya iman edenlerin hendeklerde yakılan ateşe atılarak şehit edildiğini ve bir delikanlının şehitliği esnasında seyirci olan Yahudilerin toplu halde:
“Bu delikanlının Rabbine biz de iman ettik,
Bu delikanlının Rabbine biz de iman ettik,
Bu delikanlının Rabbine biz de iman ettik” dediklerini, topluca Müslüman olduklarını haber verir Muhammed aleyhisselam. (Müslim, Sahih, K. Zühd, bab 18)
Yakanlar, kendilerinin çoğalacaklarını zannediyorlar, yok oluyorlar aslında.
Örnek Yahudilerdir.
Tarihin en eski milletlerinden olmalarına rağmen, şu anda en az sayıya sahipler.
Kartallar, bir günde yüzlerce serçeyi yiyebilirler ama kartalların nesli tükeniyor, serçeler, dallarda cıvıl cıvıl.
Balinalar bir günde tonlarca balık yutuyorlar ama balinaların nesli tükeniyor. Karadeniz’de milyarlarca hamsi yüzüyor.
Aslanlar, bir günde birkaç tavşan veya ceylan parçalıyorlar ama aslan görmek için insanlar, hayvanat bahçesine veya Afrika’ya gidiyorlar.
Büyük balık, küçük balığı yutarken, kendi neslini tükettiğini, yuttuklarını çoğalttıklarının farkına varmıyorlar.
Mekke parlamentosunda, Sevgili Peygamberimizi tartışan müşrikler, hapsetmek, öldürmek sürgün etmek konusunda tartışırlarken parlamentonun güçlü üyelerinden Hattab oğlu Ömer, “Ben onu öldürürüm” diye çıkar ama ona gelen ayetleri okuyunca ve de onu görünce Müslüman olur. Allah ondan razı olsun.
Mekke parlamentosunun güçlü üyelerinden Ebu Cehil, Allah’ın elçisini öldürme planları yapmıştı ama kendisi Bedir Savaşı’nda geberdikten sonra oğlu İkrime Müslüman olup Bağdat, Şam ve Kudüs’ün fethine katılıyor.
Mehmet Akif merhum da zaten komünist Rusların, Türkistan’da yaptıkları zulmü, oradaki Müslüman katliamını anlatırken, 100 binlerce insan Lenin ve Stalin döneminde kılıçtan geçirilirken diyor ki;
“O zaman Rusya’da hâkimdi yaman bir tazyik...
Zulmü sevdirmek için var mı ya bir başka tarik?
Süngü, kurşun gibi kestirme ölümlerle ölen;
Yâhud işkenceler altında ecelsiz gömülen:
Ne soluk var, ne ışık var, ne otur var, ne durak,
İki üç yüz kulaç altında zemînin, çıplak,
Aç, susuz işletilen kanları donmuş canlar,
Size milyonla desem, fazlası yok, eksiği var!
Bilmiyorlar ki bu şiddetlerin olmaz hükmü:
Göz yılar önce, fakat, sonra kanıksar ölümü.
Sanıyorlar kafa kesmekle, beyin ezmekle,
Fikr-i hürriyyet ölür. Hey gidi şaşkın hazele!
Daha kuvvetleniyor kanla sulanmış toprak:
Ekilen gövdelerin hepsi yarın fışkıracak!”
Ve senin kıyametin kopacak.
Kıyameti koparmak şöyle dursun, şafağın atmasına, karanlığın yerini aydınlığa bırakmasına bile engel olmazsınız.
Şair:
“Takdir-i Hüda, kuvve-i bazuyla dönmez.
Bir şem’a ki Mevla yaka, üflemekle sönmez” demiş.
Mehmet Akif Ersoy merhum da:
“Sönmez ebedî sirâc-ı kudret” Kudret kandili sonsuza kadar sönmez” demiş.
Rabbimiz buyurur:
“Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır.” (Saff süresi ayet 8, Tevbe süresi ayet 62)