Yeni gittiğim şehirlerde, her şeyi bilen ama hiçbir kimseye faydası olmayan hocaları değil, kavak yaprağı kıpırdatacak kadar, ilim esintisi sunan hocaları ziyaret etmeyi severim.
Beynimizi bilgi sandığı, CD, disk gibi kullanmak yerine, ağzımızdan giren gıdayı, saçımıza, başımıza, kaşımıza, gözümüze, dişimize, tırnağımıza, kılığımıza, iliğimize ihtiyaçları oranında ayrıştırıp gönderdiğimiz gibi,
Kur’an ve sünnetten edindiğimiz bilgilerimizi de kendimizin, ailemizin, köyümüzün, mahallemizin, şehrimizin, ülkemizin, tüm dünyamızın maddi ve manevi eğitimi, siyasal, sosyal, ekonomik, adalet, güvenlik, sağlık gibi toplum organlarına dağıtmadığımız sürece Kur’an’ın ifadesiyle "sırtında kitap taşıyan eşekten" farkımız kalmaz.
Ashab-ı kiram ve bunlardan ashab-ı suffe denilenler, Efendimizin tebliğ etmiş olduğu ayet-i kerimeleri, söy¬lediği ve yaptığı hadis-i şerifleri öğreniyorlardı.
Hani hem dünyayı hem ahireti Efendimizden öğrenmeye ve yaşamaya çalışı¬yorlardı.
Amele dönüştürülmeyen ilmi hafızasında taşıyanlar için Rabbimiz, bakınız ne diyor:
“Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların (amel etmeyenlerin) durumu, kitaplar taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah zalimler topluluğunu hidâyete erdirmez.” (Cuma süresi ayet 62/5)
Eşeğin sırtına Kırıkkale mavzeri, Rus, Amerika, Çin hafif silahlarından yükleseniz ve ormana salıverseniz, kurtlar gelir ve eşeği yer bitirir.
Asıl olan, âlim, amil, imanlı, edepli, Allah’tan başkasından korkmayan, dostunu ve düşmanını İslami kriterlere göre ayarlayan, ilmini, ahireti için kullanan, ahirette en güzel yer olan cennette olmayı isterken bu dünyada da o güzel yere, layık olmak için çalıştıktan sonra beş vakit kıldığı namazların son oturuşunda da "Rabbena âtina, fid-dünya haseneten/Rabbimiz, bizim dünyamızı da ahiretimizi de güzel eyle" diye dua etmektir. (Bakara süresi ayet 2/201)
Dünyanın en etkili silahını eline alan adamın üzerine saldıran kişinin veya devletin hayranı olan o silahlı adam, silahını kime doğrultur?
Eline silah veren ama hiç sevmediği amirine mi, yoksa hayran olduğu, “Keşke biz de öyle olabilseydik” dediğine mi yöneltir silahı.
Onun için Sevgili Peygamberimiz, tam on üç yıl, Mekke’de işlenen öldürme, fuhuş, haksızlık, içki, adaletsizlikler üzerinde durmamış.
Bu konuda ayetler inmemiş.
Önce Mekke halkının yolundan gittiği Lat, Menat, Uzza gibi zamanla yaşamış ve ölüp gitmiş insanların koyduğu kriterlere uyarak, kula kul olmaktan kurtarmaya ve yalnız Allah celle celalühe kulluk etmeye ve O’nun indirdiklerine göre hareket etmelerini sağlamaya çalışmış.
Medine’ye varınca hemen bir mescit yaparak eğitiminin merkezine ağırlık vermiş.
Ayet ve hadislere göre hayatını düzenlemeye çalışan bu ashab-ı kiram, hemen etraftaki kabilelere tebliğe çıkmışlar.
“Hocam ben bugün nereye gideyim?”
Evine ve işyerine en yakın camiye git.
Bir hafta düzenli gidersen, imamla göz aşinası olursun.
Sonra camide, mahalleye yönelik bir eğitim başlatabilirsiniz.
Daha önce bu sütunda 25 yıl bir camide imamlık yapan, beş vakit namazına devam eden ama başka hiçbir eğitime girmeyen imamın emekli oluşundan sonra gelen bir imam, her gün saat ondan on ikiye kadar erkeklere, saat 14'ten 16'ya kadar kadınlara, akşam namazından yatsı namazına kadar cami cemaatine ders başlatan ve saymadım ama en az on yıldır bu dersleri devam ettiren imamlarımız da var.
Hareket, cemaatte yoksa, imam başlatmalı, imam da yoksa cemaat başlatmalı.
Anadolu’dan gelmiş iki kardeşin işleri beraber. Anlattıklarına göre durumları da iyi.
Mahallenin imamına giderek her akşam bizim liseye giden iki çocuğumuza akşamla yatsı arası ders vermesini istemişler o da kabul etmemiş.
Ben de onlara, “Bu akşam yine gidiniz. Teklifiniz mahalle çocuklarını da içine alsın. 'Her çocuk için on lira vereceğiz bizim iki çocuk için de yüzer lira vereceğiz' deyin” dedim, teklifi yapmışlar, seksen çocuk toplamış.
O günlerde 82 çocuk için bu iki kardeşten aldığı para, maaşından fazlaydı.
Ama hocam, parayla okutmak caiz mi?
Parayla okutan, “Parayla okutmak caiz değil” diyerek okutmayandan daha iyi iş yapmış olur.
Sen de parasız okut.
İmamı tenkit etme, sen de imamı, parayla tut ve okut.
Sevabı senin olsun, para imamın olsun, çocuklara faydalı ilim dolsun.