Mahmut TOPTAŞ
Ana-baba bir kardeşlerimizin, bizim kardeşimiz olduğunu annemiz, babamız ve yakınlarımız söylediği için biliriz.
Bu kardeşliğimizi ispat etmemiz istense hemen nüfus müdürlüğüne gider, oradan bir belge alır ve kardeşliğimizi ispat ederiz.
Arakan’daki Müslümanla, Amerika’daki Müslümanla, Yemen’deki, Somali’deki, Avusturalya’daki…ve bütün dünyadaki ayrı ırktan, ayrı renkten Müslümanların benim ve hepimizin Müslüman olduğunu söyleyen ise yeri-göğü yaratan Rabbimiz söylemektedir:
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
“Mü'minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'tan sakının ki, merhamet olunasınız.” (Hucurat süresi ayet 49/10)
Ana-baba bir kardeşimiz, İslam dininden çıkar, ihanet çeteleriyle bir olur, gavurlara hizmet ederse o, bize doğuyla batı arasından daha fazla uzaktır.
Yeni Zelandalı veya Somalili bir Müslüman ise bize kaşla göz kadar birbirine yakındır.
Sevgili peygamberimiz:
نُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- « مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِى تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى
“Mü’minler bir vücudun organları gibidirler. Onlardan biri hastalandığında bütün vücudun organları birbirlerini yardıma çağırırlar uykusuzluk ve ateşte birlikte olurlar” buyurmuş. (Müslim, Sahih, K. Birr Bab 17)
Gözümüz ağrısa bütün vücudumuz uykusuz kalır. Böbreklerimizde sancı olsa da uyuyamayız. Ezilen organımıza bütün vücuttan alınan kanla yardıma koşar tenimiz.
Kalbimizden imanımızı, damarımızdan kanımızı, tenimizden canımızı almaya çalışanlardan yardım beklemek katilinden ancak kabir kazmasını isteyebilir.
Birleşmiş Milletlerden bu güne kadar Müslümanlar lehine önemli hiçbir karar çıkmamıştır.
Bosna’da 300 bin Müslüman öldürülünceye kadar toplanamadı bile.
Filistin’de hep işgalci İsrail’i korudu, kolladı.
Birleşmiş Milletler Beyannamesini esas alan “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” nin şu aşağıdaki maddesinde geçen “Herkes” kelimesinin içine Müslüman olanlar bu güne kadar giremediler.
Madde: 9 Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü:
“Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.”
Dini inancı gereği başörtüsü takan Leyla Şahin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ne açtığı davayı kaybetmiştir ve 9 uncu maddedeki “Herkes” kelimesinin içine girememiştir.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki otuz ihtilaflı meselenin 28 ni Yunanistan, mahkeme heyetinin ittifakıyla kazanmıştır.
Türkiye bu “Herkes” kelimesinin içine girememiştir.
Bu “Herkes” kelimesinin içine Çocuk katili Apo, İslam düşmanı Salman Rüşdi, Pakistan’da İslam dinini karalayan Teslime Nesrin girmiştir bunları ve bunları sevenler korunmaya alınırken binlerce Arakan’lı Müslümanlar katliama uğrarken henüz Avrupa ve Birleşmiş Milletlerin gündemine ciddi olarak gelmemiştir.
Bosna’da olduğu gibi katliam tamamlandıktan sonra devreye girecekler.
Şimdi devreye girdiler ama ters yönden devre yönden girdiler.
“Biz eskiden yedi cepheden saldırırdık şimdi yetmiş cepheden saldırıyoruz” dediler ve tavuk kesmeyen, canlı yemeyen Budistleri bile ajan olarak yetiştirmişler, “Nobel barış Ödülü” vererek Ang San Su Çi’yi Myanmar’a başkan yapmışlar ve yetmişinci cepheyi de oradan açmışlar.
İsterseniz bu günlerde Vatikan Papasının dağıttığı,
Telaviv Hahamının ağlama duvarı önünde okuduğu,
Misyonerlerin davet ettiği,
Avrupa Birliği üyelerinin iman ettiği muharref Tevrat’ta diğer uluslara nasıl bakılır bir görelim ve “Herkes” kelimesinin içine girip girmediklerini anlayalım:
Tevrat, Tekvin/Yaratılış.27:29 Halklar sana kulluk etsin,
Uluslar boyun eğsin.
Tevrat, Tensiye.7:2-3 Tanrınız RAB bu ulusları elinize teslim ettiğinde, onları bozguna uğrattığınızda, tümünü yok etmelisiniz. Bu uluslarla antlaşma yapmayacaksınız, onlara acımayacaksınız.
Kız alıp vermeyeceksiniz. Kızlarınızı oğullarına vermeyeceksiniz; oğullarınıza da onlardan kız almayacaksınız.
Onlar geçmişte kaldı” demeyin.
11 Eylül 2001 de Bush oğlu Bush “Haçlı seferleri Başladı” demişti.
Buyurun Anadolu Ajansı’nın 2005’deki haberini okuyun: “15 Temmuz 2005 Cuma günü Florida da yayın yapan WFLA radyosunda Pat Campbell’un yaptığı röportajda Bush’un partisi olan Cumhuriyet Partisi Coloroda milletvekili, İtalyan asıllı Tom Tancredo konuşmasında Müslümanların günde beş vakit namazlarında döndüğü Kabe’nin içinde bulunduğu, Hac ibadeti için ziyaretin farz olduğu Mekke’nin bombalanmasını söylemiş.”
NATO Genel Sekreteri W. Cleas, 1995 yılının Nisan ayında “Komünizmin çöküşünden sonra yeni düşman İslâm’dır” demişti. Başarabilir mi? Kan, barut, gözyaşı, gazlar, bombalar yeryüzünde cehennemden bir kıvılcıma döner ama İslam’a ve Müslümanlara zarar veremez.
Fil süresini okuyan, Ebabil beklemeyen, kendisi Ebabil gibi olan dünya Müslümanları bu güne kadar haritada yer bulma oyununda zorluk çektiği ülkelerden her türlü yardımı yapma seviyesine yükseldi.
1995 yılından bu güne kadar her türlü karalamaya karşı yükselen değerin İslam olduğunu din düşmanları söylüyor. Çalışmaya devam.
Şairimiz bile diyor ki:
Ara ara kan damlıyor içime,
Arakan'dan içime... 29.08.17 Serkan Uçar