ALLAHA YAKLAŞAN KAFİRDEN UZAKLAŞIR
Mahmut TOPTAŞ
Canım, cananım, ruhum, kalbim, annem, babam, eşim, malım, arabam, ülkem…gibi sahip olduğumuz şeyleri sahiplenirken kelimenin sonuna …ım, …um, ….em,….im gibi ek getiriyoruz.
Demek ki bizim bizden içeride sahip olduğumuz bir şey var ki varlığımızı ona yüklüyoruz.
Günümüzde güçler savaşının temelinde para ve silah üstünlüğüne sahip olduğuna inanların ilk saldırdığı yer kişilerin kimliğidir.
Rabbimin yarattığı dünyayı kendi kurallarına göre bölüşmüşler ve dünya insanına hiçbir şey sormadan “Benim tarafımda mısın, onun tarafında mısın” diyerek kişinin malına, ülkesine saldırmadan önce kişiliğine saldırıyorlar.
Kimliksiz bir toplum meydana getirdikten ve “Bizden adam olmaz” dedirttikten sonra yeraltı ve yerüstü servetlerinde o kimliksiz insanları çalıştırarak onları memnun ediyor ve sömürüyor.
Rabbimiz, o zalimce kural koyan, bütün insanları kendine kul köle olmaya zorlayan insanların sayısı çok olsa bile onlara itaat edilmemesi gerektiğini:
وَإِنْ تُطِعْ أَكْثَرَ مَنْ فِي الْأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنْ يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ
“Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyar-san, seni Allah¬'ın yolun¬dan sapı¬tırlar. Onlar ancak zanna uyarlar. Onlar ancak yalan söylerler.
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ مَنْ يَضِلُّ عَنْ سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ
“Yolundan sapanı en iyi bilen Rabbindir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir.” Söylüyor (En’am süresi ayet 6/116-117)
Kalbimizi, kalıbımızı çalıştıran ve bizi bir saniye bile bize bırakmadan yöneten Rabbimizin bize lütfettiği bu tenimizi bir saniyeliğine dünyanın en değerli doktorlarına teslim etmeyiz ve Rabbimizin çalıştırmasını isteriz de, neden hayatımızı yönlendirirken Allah’a baş kaldıranların koyduğu kurallara uyarak hayatımızı kan, barut, zehirli gazlar, kimyasal silahlar, uyuşturucular, terörler, öldürmeler, saldırmalarla yaşamayı seçelim?
Allahtan gafil olanlara, kendi çıkarları doğrultusunda hareket edenlere itaat edilmemesini emreder:
وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُرِيدُ زِينَةَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا
“Nefsini, sabah akşam rızasını dileyerek Rablerine dua edenlerle be¬raber tut. Sen dünya ziynetini arzu ederken, gözlerin onlardan kaymasın. Bizi anmaktan kalbini gafil kıldığımıza, hevasına uyana ve işi hep aşırılık olana uyma.” (Kehf süresi ayet 18/28)
İnsanı insanlıktan çıkarmaya çalışan bu kafirlere itaat edilmediği gibi onlara arşı cihadı emreder:
فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُمْ بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا
“O halde, kâfirlere itaat etme. Onlara karşı bununla (Kur'an'la) büyük bir cihat yap.” (Furkan süresi 25/52)
Kafir ve münafıklaraın kurallarına değil, Allahın indirdiği kitaba uymamızı bildirir:
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ اتَّقِ اللَّهَ وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
“Ey Peygamber, Allah’tan sakın, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir hükme¬dendir.
وَاتَّبِعْ مَا يُوحَى إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ
“Rabbinden sana vahyedilene uy, şüphesiz Allah, yaptıkları¬nızdan ha¬berdar¬dır.” (Ahzab süresi ayet 33/1)
Bu konuda datanağımız yalnız Allahtır:
وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ وَكِيلًا (48)
48- Kâfirlere ve münafıklara itaat etme ve onların eziyetine al¬dırma. Allaha gü¬ven, vekil olarak Allah yeter.” (Ahzab süresi ayet 33/1)
فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّبِينَ (8)
8- Artık yalanlayanlara itaat etme.
وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ (9)
9- (Önce) senin yağcılık yapmanı (davandan dönmeni) isterler. Ardın¬dan onlar da sana yağcılık yap¬sınlar.
وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَهِينٍ (10)
10- Devamlı yemin eden aşağılıklara itaat etme.
هَمَّازٍ مَشَّاءٍ بِنَمِيمٍ (11)
11- Hep(lâf ve kaş-göz işaretleriyle) ayıplayan, laf getirip götürene,
مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ (12)
12- İyiliği engelleyen, haddi aşana, devamlı gü¬nah işleyene,
عُتُلٍّ بَعْدَ ذَلِكَ زَنِيمٍ (13)
13- Zorbaya, bunlardan başka soysuza da (itaat etme)
أَنْ كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنِينَ (14)
14- Mal ve oğulları var diye de. (ekonomik ve askeri gücü var diye itaat etme).
إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِ آَيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ (15)
15- Ona âyetlerimiz okunduğunda "Öncekilerin masalları" dedi.” (Kalem süresi ayet 68/8-14)
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآَنَ تَنْزِيلًا
“Şüp¬hesiz Kur'ân'ı parça parça, sana indiren biziz.
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آَثِمًا أَوْ
“Rabbinin hükmüne sabret, onlardan günah-kârlara veya in¬kârcı¬lara itaat etme.
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
“Sabah akşam Rabbinin adını zikret.” (İnsan süresi ayet 76/23-25)
Allaha yaklaşan kafirden uzaklaşır. Kafire yaklaşan Allahtan uzaklaşır.
كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ
“Sakın ona itaat etme. Secde et ve (Rabbine) yaklaş.(Secde âyeti)” (Alak süresi ayet 96/19)