Akaitle ibadetler, ibadetlerle muamelat, muamelatla cihad birbirinden ayrılmazlar.
İbadetlerin her birini emreden Allah celle celalüh olduğundan o emri yerine getirmek farzdır.
Farzıyyetini kabul etmek imana girer. Mesela, namazın, orucun, zekâtın, haccın farz oluşunu inkâr eden kâfir olur.
İslam’a göre yaşamanın adıdır muamelat.
Cephede cihad için asker nöbet tutmazsa, camide Ezan okunamaz, namaz kılınamaz, muamelatımız/yaşam tarzımız, İslam’a göre olmaz.
Endülüs İslam Devletinde olduğu gibi.
İslam’da tesbih çekenlerle, Allah için tetik çekenler, birbirinden ayrılamazlar.
Hz. Muaviye’ye, endişelerin nedir? Diye sormuşlar, demiş ki, “Şu Abdullah İbn-i Zübeyr’den çok endişe ediyorum.”
“Peki, Abdullah İbn-i Abbas, Abdullah İbn-i Ömer var” demişler.
Demiş ki, onlar da iyi ilim adamıdır; onların zühdü, takvası, cihatlarına galip, ibadetle meşgul olmayı cihat etmekten evla görenlerdendir onlardan endişe etmiyorum demiş.
Ama Abdullah İbn-i Zübeyr o, cihadı da öne alan insanlardandır da ondan endişe ediyorum, onun için çok rahatsız oluyorum” demiş.
Gerçekten de Abdullah ibn-i Zübeyr, Hazreti Muviye’nin zalim oğlu Yezid’e karşı çök mücadele vermiştir.
Haccac döneminde, Haccac tarafından mağlup edilmiş ve şehit edilmiştir.
Abdullah İbn-i zübeyr, hazreti Ebu Bekir’in kızı hazreti Esma (r.a.)’ın oğludur.
Peygamberimizin de baldızının oğludur Abdullah ibn-i Zübeyr.
O, cennetlikle müjdelenen Hazreti Zübeyr (r.a.)’in oğludur. Allah ondan razı olsun.
Onun için iş Hazreti Ebubekir, hazreti Ömer, hazreti Osman ve hazreti Ali gibi ikisini hem zühdü, takvayı, hem cihadı beraber götürmektir.
Allah’ın zikrini gönülden hiç eksik etmeyeceğiz.
Cihat etmekten şunu anlayacağız; benim zikrimi engellemek isteyenlerle veya Allah’ın zikrinin ve ahkâmını yeryüzünde engellenmesini isteyenlere karşı savaşacağız.
Aslında, cihadın hedefi nedir? İ’lay-ı kelimetullahtır.
Cihaddaki gaye, toprağa sahip olmak kadınlara sahip olmak veya ganimetlere sahip olmak değil, kelimetullahı yüceltmektir.
İ’layı kelimetullah ne demektir? Allah (c.c.)’ün isminin ve hükmünün bütün dillerde, bütün gönüllerde ve bütün yerlerde zikredilmesi¬ ve İslam adaleti içinde yaşamalarıdır.
Onun isminin yanında ilah olarak bir başkasının isminin zikredilmesini engellemektir.
Öyleyse cihat’da bir zikirdir. Veya zikrin genelleşmesini sağlayan bir vasıtadır.
Öyle olunca cihatla, zikri bir arada götürmek Müslüman’ın görevidir.
Bunu düzenli olarak yaptığı beş vakit namazı,
Otururken Besmele çekmesi, kalkarken, yürümeye başlarken Besmele çekmesi, döner merdivenden inerken Sübhanellah demesi, merdivenden çıkarken Allahü ekber demesi, tanıdığına, tanımadığına selam vermesi, yardıma ihtiyacı olana yardım etmesi, gönül alması, yolda insanlara zarar veren şeyi kaldırması, kimseyi incitmemeye dikkat etmesi, gönülleri aydınlatan gülümsemesinde cimri davranmaması, ve ilaveten namaz aralarında yaptığı zikirleri de vardır.
“Namaz müminin miracıdır.”
Ruhen Mi’raca çıkmak için vakit namazına ilave olarak kuşluk vaktinde, akşam namazının ardında, gece teheccüdünde nafile namazlar kılar.
Bunların dışında namazların arkasından getirmiş olduğumuz Tesbih, Tahmid, Tekbir, Subhanallah, Elhamdülillah, Allahü ekber Kelimei Tayyibeleri de düzenli olarak yapmış olduğumuz zikirler.
Bunlara ek olarak bir de zaman içerisinde fıkıh sahasında Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in davranışlarını, sözlerini Kuran-ı Kerimin ahkamını bize bildiren anladığı kadarıyla bize nakleden büyük imamlar çıkmıştır.
İmam Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Ahmet bin Hanbel, İmam Malik ve diğerleri; diğerleri de var. Ama mezhebi bize kadar gelmiş, görüşleri bize kadar kitap halinde nakledilmiş bu dört mezhebin imamı var. Bunlar nasıl ki Efendimizin itikat, ibadet, muamelat hayatını bize kadar nakletmişler.
Bir de bunun yanında Abdullah bin mübarek, Cüneydi Bağdadi, Hasan’ı Basri gibi zatlar da Peygamber Efendimizin zikir hayatını nakletmişlerdir bize.
Yani, onlar da aynen Kur’an Ayetlerini alıyorlar. Peygamberin hadislerini topluyorlar, bu hadisler içerisinde Peygamber Efendimiz günde ne kadar istiğfar ederdi.
Bir Hadisi şerifte Peygamber Efendimiz 70 defa istiğfar ederdi diyor.
Bir hadiste de 100 defa istiğfar ederdi diyor.
Peygamber Efendimiz söylediği istiğfarları ve salatü selamları da göz önüne alan bir zat demiş ki müridanına müridan da değil yanındaki dostlarına bu günden itibaren şu kadar Kelime-i Tevhit söyleyiniz. Bu Hz. Ebu Be¬kir’den, Hz. Ali’den günümüze kadar gelen tavsiyelerdir.
Bu tavsiyeler doğrultusunda Allah (c.c.)’ün zikirlerini çe¬şitli isimler altında çeşitli zikretme adeti veya geleneği var diyelim.