Mehmet
Akif merhum:
“İmandır
o cevher ki İlâhî ne büyüktür...
İmansız olan paslı yürek sinede yüktür!”
Göğsümüzde
taşıdığımız iman, yeryüzünde ve gökyüzünde kıymetli kabul edilenlerin tamamı
terazinin bir kefesine konulsa öbür kefesine de zerre kadar iman konulsa iman
ağır basar.
Akif
merhum, ilahi olan bu imandan mahrum olanların yüreklerinin hem paslı, hem de
kişiye yük olan etten başka bir değeri olmadığını ifade eder.
Keşke
imansız yürekleri, yalnız kendilerine yük olsaydı…
Bazılarının
paslı yüreği bütün dünyamıza yük oluyor.
Yeni
seçilen başkanın iki dudağı arasına bakanlar var. Konuşmamasını yorumlayanlar
var, konuştuğunu dört ayrı yorumla sunanlar var.
Bunların
önemleri, imanlarının küfrani, kalplerinin katrani, mallarının harami
oluşlarından geliyor.
Yaşı
otuzlarda olanların da tanıdığı dört başkan döneminde dünyanın her
tarafında kan akmaya devam ederken, Müslüman kanı biraz daha fazla akmaya devam
ediyor.
Bizim
imanı zayıflarımız, biraz daha az akıtanı tutma tarafına gidiyor.
Hiçbir
Müslüman siyasi yetkilinin aklına bu canavarı durdurmanın yollarından birinin
ve de birincisinin onu İslam’a davet etme teşebbüsü gerçekleşmiyor.
Sevgili
Peygamberimizin Medine döneminin sekizinci yılı “Elçiler” yılıdır.
Bu
günkü kafayla kıyaslarsak, Bizans İmparatoru Heraklius’u İslam’a davet mektubu
gönderildiğinde, Müslümanların sayısı ile Bizans ordusunun sayısı
kıyaslanamayacak kadar Müslümanlar zayıf görünmektedir.
Ama
bir TIR dolusu Marmara mermerinden, elli karat/on gramlık elmas daha
değerlidir.
Malazgirt’teki
Romen Diyojen’le Alpaslan’ın ordusunu da kıyasladığımızda başarılı olma
şansımız yok iken o iman cevheriyle başarmışlar.
İstanbul’un
fethi için de aynısıdır.
Önce
kendimizi düzeltirken birinci derecede iman sorunumuzu çözmemiz gerekir.
Müslüman
gibi konuşuyoruz, kâfir gibi davranıyoruz.
Hatta
ileri giderek parlamentoda, İslami bir kural kanun olmasın diye parlamentoya
gitmek için arabasına binerken zarar gelmesin diye “Bismillah” çeken adam, “Bu
parlamentodan gerici kanunlar çıkamaz” derken kastettiği, bizi Batı’nın kapı
kulluğundan kurtaracak olan hiçbir özgürlük kriterine geçit vermeyiz
anlamındadır.
Ağzı
Besmele’li, davranışı küfrü katrani.
Hâlbuki
onu akşam uyutan, sabah uyandıran, uyurken nefes aldıran, tabiata koyduğu bütün
kanunlardan yararlanan Allah celle celalüh olduğu halde kendisi gibi ölümlü
kâfirlere kapı kulluğu yapıyorlar ve kendisi gibi insanlar uğruna kendi halkına
bile ters davranmayı göze alıveriyorlar.
Bize
bu dünyada havayı, suyu, toprağı, güneşi ve sayılamayacak kadar nimetini sunan
Rabbimizin gönderdiği elçi Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselam, imanın zerre
kadar değerini anlatırken:
“Kalbinde
zerre kadar iman olan kişi de cehenneme girmez” buyurmuş. (Ahmed, Müsned,
Abdullah bin mesud, Buhari’nin Sahih’inde birkaç uzun hadis ve Kudsi hadisler
de bu manayı destekler.).
Tahavi
Müşkil’inde bu konudaki hadisleri bir arada değerlendirdikten sonra, “Kişi
Allah’ın afvına mazhar olamazsa ‘zerre kadar iman’a sahip kişi, günahının
cezasını çektikten sonra cennete gidecektir” der.
Yani
“zerre” kadar iman ki tartmamız bile zor; işte böyle bir iman bizi eninde
sonunda cennete sokmayı başaracaktır.
Onun
için bütün insanlığı, sağlam bir imana sahip yetiştirmemiz gerekir.
Çünkü
sevgili peygamberimiz, Hz. Ali’ye, Hayber’in fethi günü:
Hayber
kalesinin fethinde Hz. Ali, “Onlar da bizim gibi oluncaya kadar savaşacağız”
dediğinde, Sevgili Peygamberimiz, “Yavaş ol; önce onların alanına gir, sonra
onları İslam’a davet et ve onlara yapmaları gerekeni haber ver. Allah’a yemin
olsun ki, senin sebebinle bir insanın hidayete erdirilmesi kızıl devlere sahip
olmaktan hayırlıdır” buyurmuş. (Buhari, Cihad, bab 101, hadis 2783, 1847,
Fezail-üs-sahabe, bab 9, hadis 3498, Meğazi, bab 36, hadis 3973).
Hadisi,
Batılının anlayacağı dille söyleyecek olursak, Avrupa Birliği üyelerinin
hazinelerinde bulunan para ve altınların tamamına sahip olmaktansa, bir insanın
Müslüman olmasına sebep olmak daha hayırlıdır.
Veya
1950’den beri Amerika’ya verdiğimiz dolarlarla, silah almak yerine, onların
ileri gelenlerinin Müslüman olmaları için harcasak daha başarılı olmamız yüzde
doksan dokuzdur. Allah daha iyisini bilir.