Hep
iyimsersin, buyur, Amerika’nın dostluk gösterisinde Cumhuriyetçiler ile
Demokratlar birleştiler ve Temsilciler Meclisi’nde Suriye’de çöreklenen
teröristlere karşı yapılan Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle Türkiye’ye yaptırım
tasarısında 11 hayır oyuna karşı 405 evet çıkmış.
“Buyur
bu karara da olumlu bir yorum getir” diyene:
Türkiye’de
çok değerli hocalarımız, aklı başında Müslümanlarımız, yüz yıldır değil,
Kanuni’den bu yana en fazla üzerinde durdukları ayetlerden bazıları şunlardı:
Önce
bütün Müslümanların İslam dininden çıkmaları için çalışırlar ayeti:
“Onlar,
kendileri inkâr ettikleri gibi sizin de inkâr etmenizi, onlarla denk olmanızı
isterler. Onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar, onlardan dost ve yönetici
edinmeyiniz. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, nerede bulursanız onları
öldürün. Onlardan dost ve yardımcı edinmeyin” (Nisa süresi ayet 4/89).
Onlara
itaat etme, yani neyi nasıl yapacağın konusunda onların İslam’a aykırı
kararlarına uyma:
“Ey
iman edenler, eğer kitap verilenlerden herhangi bir guruba boyun eğerseniz,
sizi imanınızdan sonra kâfirler olarak geri çevirirler” (Al-i Imran süresi ayet
3/100).
“Ehli
kitaptan çoğu, gerçek kendilerine açıklandıktan sonra nefislerindeki haset
nedeniyle sizi imandan sonra küfre çevirmek isterler. Fakat size Allah'ın emri
gelinceye kadar onları bırakın ve afvedin. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir”
(Bakara süresi ayet 2/109).
İki
yüz yıllık gâvurlaştırma tarihimizden bahsetmiyorum. Günümüzde en fazla uğraşılan
bakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı’dır.
Ve bu
günlerde gazete haberlerine göre masonların birinci derecede el attığı
söyleniyor.
Ehli
kitabı dost edinmeyin dediği halde iki yüz yıl içinde bazı yöneticilerimiz,
bileğine, aklına güvenerek ayetleri göz ardı etmişlerdi ve sonunda ayetlerin
dediği yere geliverdiler.
“Ey
iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları (idareci) dost edinmeyin. Onlar
birbirlerinin dostudur (idarecisidir).
Sizden kim onları (idareci) dost edinirse muhakkak o, onlardandır. Allah zalim toplumlara
yol göstermez.
Kalplerinde
hastalık bulunanların, ‘Bize bir belâ gelmesinden korkarız’ diyerek onların
(Yahudi ve Hıristiyanların) arasında koşuşturduklarını görürsün. Umulur ki
Allah bir fetih veya kendi katından bir emir getirir de içlerinde gizlediklerine
pişman olurlar” (Maide süresi ayet 5/51-52).
“Ey
iman edenler, kendinizden aşağı olanı (kâfirleri) sırdaş edinmeyin. Onlar size
kötülük yapmada kusur etmezler. Sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların (size
olan) kinleri ağızlarından taşmaktadır. Göğüslerinin gizlediği ise daha
büyüktür. Size ayetleri açıkladık eğer akıl ederseniz.
İşte
siz, onlar sizi sevmezken onları seven ve kitapların hepsine iman edenlersiniz.
Onlar size rastladıklarında, ‘İman ettik’ derler. Yalnız kalınca da size olan
kinlerinden parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: ‘Kininizle geberin.’
Şüphesiz Allah göğüslerdeki özü hakkıyla bilir.
Size
bir iyilik dokunsa onları tasalandırır. Size bir kötülük dokunsa onunla
neşelenirler. Eğer sabreder ve sakınırsanız onların hilesi hiçbir şeyle size
zarar veremez. Şüphesiz Allah yaptıklarını kuşatmıştır” (Al-i Imran süresi ayet
3/118-120).
“Onları
dost edinmeyin, onlar sizin hakkınızda iyilik istemezler.
Sıkıntıya
düşmenizi isterler” denmesine rağmen, “Ben ikili ilişkilerimle onların kötülüklerini
iyiliğe çeviririm” diyenler aldandılar.
“Onlara
itaat etmeyin emri”yle biz, bu gün onlardan aldığımız ve İslam’a aykırı olan
bütün kanunları dezenfekte etmemiz gerekir.
Adamlar
bizi aldatma ihtiyacı bile hissetmiyorlar.
Otuz
bin TIR’lık silahı teröristlere göstere göstere veriyorlar.
“Otuz
bin TIR” sözü üç kelimeyle söylenmesi kolay ama TIR’lar art arda dizilseler,
İstanbul ile Ankara arası otobanın sağ şeridini dolduruyorlar.
Terörist
başını devlet başkanı gibi kabul edip bizim aleyhimizde görüşüyorlar.
Bütün
bunların bize de birçok faydası oldu.
Seksen
milyon insanımız, iman ettiği ayetleri, ilm’el-yakıyn/ilim olarak biliyordu ama
şimdi o bilgilerinin doğruluğunu ayn’el-yakıyn/gözleriyle de görerek yaşadı.
Bundan sonra sekiz milyonla insani ilişkilerimizi İslami kurallara uygun olarak güzel bir şekilde devam ettirmeliyiz.
Çünkü
her insan, Hazreti Adem’den kardeşimizdir.
İnsan
gibi davranırlarsa nesep kardeşimiz gibi davranırız.
Düşmanca
davranırlarsa önce ıslahı için çalışırız, anlamazsa anlatmanın yollarını
biliriz.
Siyasilerimiz,
onlar hakkında konuşurken, “Dostum…” demekten vazgeçtiler.
“Müttefikimiz…”
kelimesini azalttılar.
Stratejik
ortak olmadıklarını da onlar bizim gözümüze soka soka anlattılar.
Bundan
sonra bizi, kimse tutamaz. Açılııııııın…