HARZEMLİ MUSA(Özet olarak)
Ulvi EMRE
Özbekistan'nın Horasan bölgesinde bulunan HARZM de 780 yılında dünyaya geldi. Gençlik yıllarında Bağdat'ta Abbasi halifesi Mem'un tarafından saray kütüphanesinde görevlendirildi. CEBİR kelimesi ilk defa yazmış olduğu “EL KİTAB-ÜL MUHTASAR Fİ HİSAB-İL CEBRİ VE'L MUKABELE” Türkçe olarak söylersek " CEBİR VE DENKLEM HESABI ÜZERİNE ÖZEL KİTAB" adlı kitabında kullanılmıştır. Bu eser doğu ve batıda kullanılan ilk müstakil CEBİR kitabıdır.
Bu kitapta ilk defa birinci ve ikinci dereceden denklemlerin sistematik çözümlerine yer verilmiştir. HARİZM'i sıfır rakamını ve (X) bilinmeyenini kullanan ilk bilim adamıdır.
HARİZM'i matematik, cebir, logaritma, allogaritma, coğrafya, astronomi, tarih ve diğer ilim dallarında çok sayıda eserler vermiştir. Bugün bilgisayar teknolojisinin temeli olan ALGORİTMA onun bilime kazandırdığı eserlerden biridir. Bilime kazandırdığı eserlerden bir kaçı şunlardır:
Matematikle ilgili olanlar:
EL KİTAB-ÜL MUHTASAR Fİ'L HESAB-İL CEBRİ VEL MUKABELE.
KİTAB-ÜL MUHTASAR Fİ'L HESAB EL HİND
EL MESAHAT
Astronomi ile ilgili eserlerinden bazıları:
ZİC-UL HAREZMİ
KİTAB AL AMAL Bİ'L USTURLAB
KITAB-UL RUHNAME
Coğrafya ilgili eserlerinden biri:
KITAB SURAT AL ARZ
Tarih ile ilgili eserlerinden biri:
KİTAB-UL TARİH
Yüzden fazla eser yazıp bilime büyük katkıda bulunan bu büyük Türk âlimini, diğerleriyle birlikte mutlaka Türk gençlerine tanıtmak lazımdır. Yaşadıkları tarihlere yeniden bir daha bakınız. Zira Kur'anı ve ilimle ilgili ayetlerini ve yüce resulün ilimle ilgili hadislerini doğru anlayıp yorumlayan ilim adamlarımız daha o devirlerde harikalar yaratmışlardır. Peki ne oldud a, ondan sonra gelenler bilime gereği gibi önem vermediler ve hatta ilimden uzaklaştılar.
EL- BİRUNİ ; 973 yılında HARİZM' in merkezi KAŞ'ta dünyaya geldi. Harzemşahlar devletinin sarayına alındı. Gazneli Mahmut onu yanına alıp Hindistan seferine götürdü. Türkçe' nin yanında Arapça, Farsça, ibranice, Rumca, Çince başta olmak üzere ondan fazla dil bilip konuştuğu bilinmektedir. Başta MATEMATİK, GEOMETRİ olmak üzere FİZİK, KİMYA, ASTRONOMİ, TIP, ECZACILIK, TARİH, COĞTAFYA, JEOLOJİ, FİLOLOJİ, DİNLER VE MEZHEPLER TARİHİ gibi 30 bilim dalında çalışmalar yapıp yüzlerce eser vermiştir.
Bugün dünya üzerinde bu kadar çok bilim dalında çalışmış ve her birinden ondan fazla dilde eserler vermiş bir tek bilim adamı var mıdır acaba?
BİRUNİYE GÖRE: Kişi yaptığı işlerden tat almalıdır.
Hak ve Hakikatı araştırma zevki bulunmalıdır.
İlimler arasında bir ayırım yapmamak ve her birinin hakkını vermek lazımdır.
İlim güzeldir ve lezzeti kalıcıdır.
İlim adamı kendinden önce gelen ilim adamlarının eserlerini okumalı, en doğru ve sağlam bilgilere ulaşmalıdır. Bunun için ilmi düşünceye serbestlik tanınmalı yani ilimde söz sahibi olanlar fikir hürriyetine sahip olmalıdır.
İlmi çalışmalar açık ve sağlam metotlara dayanmalıdır.
BİRUNİ ilk eseri olan ASAR-ÜL BAKİYYE'yi 28 yaşında iken yazmıştır. Bu eser 1878-1879 ve 1923 yılında olmak üzere yeniden basılmıştır. Eser beynelmilel bir krononoji, takvim, tarih, kültür ve astronomi konularını içermektedir.
Biruni MAHRUTİ ALET adını verdiği bir araç yaparak PİKNOMETRE ile soğuk ve sıcak su arasındaki ağırlık farkının daha o zaman 0,041677 olduğunu doğru olarak tespit etmiştir. Altın , gümüş ve zümrüt gibi madenlerin özgül ağırlıklarını ta o yıllarda tesbit etmişti. KİTABÜS SAYDALA adlı eseri ise TIP VE ECZACILIK la ilgilidir. Dünyada ilk defa ışık hızının ses dahil diğer bütün hızlardan kat be kat daha fazla olduğunu bildirmiştir.
Değerli okurlar; 973 -1051 yılları arasında yaşayan, daha Amerika'nın bile keşfedilmediği, Avrupa'nın kilise taassubu altında yaşadığı bir devirde Müslüman Türkler Kur'anı ve içindeki ilimle ilgili ayetleri tesbit edip yaptıkları bilimsel çalışmalarla hem yeryüzü, hemde gökyüzü ile ilgili elde ettikleri bilgilerle bilime ve insanlığa çok büyük katkılarda bulunmuşlardır.Peki sonra ne oldu da ilimden bu kadar uzaklaştık.Şimdilerde kaç insanımız bu bilim insanlarımızı tanımaktadır? Neden okullarımıza bu bilim adamlarımızın hayatları ve buluşları ders olarak konmaz?Yoksa tanınmasını istemeyenler mi vardır? Sorunun cevabını sizlere bırakıyorum.
FARABİ: Türkistan'ın FARAB şehrinde 873 tarihinde doğdu ve aynı şehirde 951 yılında vefar etti. Türkçe' den başka kırka yakın dil bildiği ve bu dillerde eserler verdiği bilinmektedir.
Eserler verdiği ilimler arasında, matematik, geometri, trigonometri, astronomi, fizik, mantık, felsefe, metafizik başta gelmektedir. Aristo ve Eflatun'un eserlerini okuyup yeni yorumlar getirdi. Ebu Bekir serrac'dan mantık ve gramer dersleri aldı. Hava titreşimlerinin dalga uzunluklarına göre azalıp çoğaldığını deneyler yaparak tesbit etmiştir. Bu keşfiyle müzik aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu ve bugün kullanılmakta olan "KANUN" ve "REBAB" adını verdiği muzik aletlerini kendi eliyle yaptı. Mevlana hazretleri Anadoluya gelirken Rebab'ı da birlikte getirdi. Bugün. Konya ' da mevlana müzesinde bulunmaktadır. Ayrıca TIP alanında da çok sayıda buluşlar yapmış ve eserler vermuştir. Aristo' dan sonra gelen en büyük felsefeci olduğu kabul edilmektedir. Avrupalı bilim adamları onu ancak 13. yüzyıl da tanımaya başladılar ve eserlerini hayranlıkla okumaya başladılar. Montesqieu, Spinoza gibi batılı filozoflar eserlerinden faydalanarak eserler yazdılar.
Kırk dilde yüzden fazla eser veren FARABİ Türk-İslam'ın altın devri batının ise ortaçağ bataklığında cebelleştiği tarihlerde yaşamış insanlık ve ilim tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir bilim insanımızdır. Peki bize ne oldu da ilimden bu kadar uzaklaştık sorusunun cevabını yarın büyük Tıp âlimi İBN-İ SİNA' dan sonra sunacağım.
Tüm dostlarıma, arkadaşlarıma ve öğrencilerime, hayırlı, huzurlu ve sağlıklı günler diler, sevgi ve saygılar sunarım.