Babacan, Karaman’da ilk olarak Sivil Toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Kent Otel’de bir araya geldi. Bu toplantının ardından yine aynı otelde yerel ve ulusal medya temsilcileriyle buluştu.
Burada konuşan Genel Başkan Babacan, 81 il ve 732 ilçede örgütlenip çalışmalarını sürdürdüklerini ve partilerine bugüne kadar yapılan üye sayısının 182 bin olduğunu belirterek, parti üyelerinin yüzde 32’sinin 30 yaş ve altındaki kişilerden oluştuğunu söyledi.
Ali Babacan, partiye üye olanlara üç tur anket yaptıklarını ve daha önce hangi partilere oy verdiklerini sorduklarını belirterek, “Üyelerimizin yüzde 30'u daha önce AK Parti'ye, yüzde 20'si CHP’ye, yüzde 10'u MHP'ye, yüzde 5'i İyi Parti'ye ve yüzde 10'u da daha önce HDP'ye oy vermişler. Yüzde 15-20 civarında da ben hiç oy kullanmadım, ilk defa oy kullanacağım ya da sandığa gitmiyordum gibi yanıtlar verdiler. Bunu şunun için söylüyorum. Hem coğrafi olarak hem de siyasi görüş açısından çok yaygın bir teşkilat tabanımız oluşmuş durumda. Bunu aslında yaptığımız mitinglerde de görüp, bir bakıma test etmiş olduk. Her mitingimizin coşkusu, katılımı birbirine benziyordu. Türkiye’nin 7 bölgesinde de aynı coşku ve kalabalıkla miting yapan parti olduk. Dolayısıyla teşkilatlanmamız ve saha çalışması yapmamız bizim için büyük önem taşıyor” dedi.
Babacan, Türkiye’nin yarınları adı altında yaptıkları hazırlıkları eylem planları olarak kamuoyuyla paylaştıklarını ifade ederek, bugüne kadar tarım, afet, sosyal destekler, sosyal yardımlar, teknoloji, ekonomi-finans ve istihdam, yerel yönetimler ve şehircilik, yükseköğretim, KHK mağduriyetlerinin giderilmesi, çevre ve iklim değişikliği, adil yardım, sağlık, göç konularını kapsayan 12 eylem planını açıkladıklarını, yarın ise 13. Eylem planları olan dış politika ve güvenlik konusunu açıklayacaklarını arkasından kültür-sanat ile KOBİ ve esnaf, turizmin geleceğini sırasıyla 22 eylem planını açıklamaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.
6’lı masaya verdikleri katkıyla ilgili olarak Babacan, “Seçim güvenliğiyle ilgili ortak bir Komisyon oluşturduk. Bu komisyonumuzda seçimler bitene kadar çalışacak. Geçiş sürecinin yol haritasını çalışıyoruz. Yani seçimlerden sonra kurulacak hükümetin ve seçilecek cumhurbaşkanının parlamenter sisteme geçene kadarki geçiş sürecinde ülkeyi nasıl yöneteceği, cumhurbaşkanının parlamentoyla beraber istişare içerisinde sorunları nasıl çözeceğinin nasılını çalışıyoruz. Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin hangi konuda ne yapacağını da ortak çalışma kararı aldık. Ortak bir seçim beyannamesi hazırlayacağız. Yoğun bir hazırlık içerisindeyiz. Çoklu bir kriz ortamı yaşıyoruz. Bugünden ev ödevimizi yapıp, planımızı programımızı hazırlayıp seçim sonrasında bir gün dahi kaybetmeden hemen kolları sıvayıp icraata başlamamız gerekiyor. Bizde bunun ön hazırlığını bugünden yapıyoruz” dedi.
Genel Başkan Babacan, gazetecilerin sorularını da yanıtlayarak ortak aday konusundaki soruya, “Ortak aday ile ilgili tespit seçim takviminin yaklaşmasıyla beraber yapılacak. Ama ondan önce bizim eylem planı çalışmalarını bitirmemiz gerekiyor. Birde bu ortak seçim beyannamesi çalışmamızı tamamlamamız gerekiyor. Bunlar biterken ortak adayı da konuşmaya başlayacağız. Ortak adayın tespiti seçim takviminin yaklaşmasıyla beraber ele alınacak bir konudur" dedi.
Babacan, hükümetin gündeminde olan genel af konusundaysa, “Ben genel af konusuna karşıyım. Herkes işlediği suçun cezasını çekmeli. Ha illaki af çıkarılacaksa suçsuz ve haksız yere hapis cezası alanlar bundan yararlandırılmalıdır diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Başörtüsü konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkışıyla ilgili olarak ne düşünüyorsunuz sorusuna ise Babacan, “Biz Sayın Kılıçdaroğlu’nun helalleşme kavramına ve helalleşme çağrısına değer veriyoruz, önem veriyoruz. Türkiye'nin yakın veya uzak siyasi tarihinde pek çok olay yaşanmış. Olumlu, olumsuz. Siyasi partiler hele hele altı tane siyasi parti bir araya geldiğinde geçmişi konuşmaya başladığımızda anlaşmamız mümkün değil. Dolayısıyla biz çok geçmişe takılmadan ileriye doğru verilen sözlerin ve taahhütlerin kıymetini bilerek ve ileriye verilen sözlere güvenerek bir ortak çaba içerisindeyiz. Önemli olan şu gördüğümüz Türkiye aynı Türkiye mi? Yani yarınların Türkiye'si için hedeflediğimiz hayal ettiğimiz ülke aynı ülke mi? Bizim için önemli olan şuan da bu. Türkiye'de yaşamak istiyoruz diye biliyorsak bu ortak hedefi koyuyorsak ve bunu nasıl yapacağımızı yazılı metinlerle imza altına alabiliyorsak biz bunu çok kıymetli görüyoruz” dedi.
YEREL BASININ ÇOK ÖNEMLİ BİR FONKSİYONU VAR
Gazetemiz muhabirini sorduğu, Türkiye'de 15-20 yıl önce 3 bin civarında olan yerel gazete sayısının son yıllarda yaşanan sıkıntılarla binin altına düştüğünü böyle gittiği takdirde de daha pek çoğunun da kapanmayla karşı karşıya kalacağını, AK Parti Hükümeti'nin 2002 yılında iktidara gelmesi ile açıklanan 'Şeffaflık' ilkeleri ile önemli gelir kazanımları elde eden Yerel Basının bu gelirle kendini geliştirip istihdama da önemli katkılar sağladığını ancak bu durumun sadece 1,5 dönem sürdüğünü ve kurulan Köylere Hizmet Götürme Müdürlükleri Tüzüğüne konulan 'İhale Kanuna Tabi Değildir' ifadesi ve daha sonraki yıllarda aynı Tüzüğe eklenen 'Diğer Kurumlarda gerekli ve lüzumu halinde Birlikler aracılığı ile İhalelerini yapabilir' denilerek yerel basının Resmi İlan gelirlerinin %70’e düşürüldüğünü, kanun ile kurulan Basın İlan Kurumu Yönetmelik Maddelerinde Resmi Kurum olmasına rağmen Birlik Tüzüğü ile ilanların gazete ilanı verilmeksizin ihalelerin 'Şeffaflık' ilkesine uyulmadığı ve bu nedenle de ihalelere katılımın azalması ile Devletin zarara uğratıldığı ortadadır. Sizin DEVA Partisi olarak bu konuya bakışınız ve yerel basının sorunları hakkındaki görüşleriniz nedir sorusuna Babacan, “Basın özgürlüğü çok temel bir konu. 13 yıl bakanlık yaptım. Bu süre zarfında tek bir gazeteciye benimle ilgili sen niye olumsuz yazdın, niye eleştirdin diye ne telefon ettim ne de bir sitemde bulundum. Çünkü biz işimizi yapıyoruz. Basın kuruluşlarının da işini yapması lazım. Bizim işimiz icraat. Basın kuruluşlarımızın görevi de doğru haberi vatandaşımıza iletmektir. Eleştirel bakış açısını korumak ve köşe yazılarıyla, televizyon yorumlarıyla da düşünce zenginliği katmaktır. Herkesin farklı görüşü olabilir. Yaptığımız işi beğenenler olur, beğenmeyenler olabilir. Biz siyasetçiler olarak hepsini dinleyeceğiz, anlayacağız ve öğreneceğiz. Belki fark etmediğimiz yanlışları bir köşe yazarı, köşe yazısına konu edecek. Bizde gerçekten doğru yazmış hata yapıyoruz diyeceğiz. Bizim bakış açımız bu. Hep böyle oldu. Parti olarak bundan sonra da bu bakış açısını korumanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Özgürlük perspektifinden baktığımızda dediğim gibi her sektörde olduğu gibi medya sektöründe de rekabet karşısında bir koruma özellikle küçük işletmelerin bu kıyasıya rekabette bir koruma şemsiyesi de çok çok önemli. Aksi halde bu koruma şemsiyesi olmazsa her ilde veya ulusalda çok az sayıda basın kuruluşu kalır. Polifonik yapılar oluşur. Bu kuruluşlar büyüdükçe ve sayıları azaldıkça her zaman siyasette ve devlette özel ilişkiler olur. Bu ilişkiler bazen siyasetin o kuruluşları kesmesi, bazen de o kuruluşların güçleriyle siyasete kendi çıkarları doğrultusunda iş yaptırması şekline dönebilir. Onun için bu ilişkilerin çok sağlıklı gerekiyor ve mutlaka destek mekanizmalarının Avrupa Birliği standartlarında ve fırsat eşitliğine dayanan destek mekanizmalarına göre gerçekleşmesi gerekir. Yani yerel basınla ilgili konu sadece boyutla ilgili değil. Aynı zamanda yereli takip eden yereli bilen, yerelle ilgili sıkıntıları gidip bulup tespit eden vatandaşın sorunlarını ilan eden farkındalık oluşturan çok önemli bir görevi var. Tabi ulusal konular hep olacak. Türkiye’yi ilgilendiren gündem hep olacak ama yereldeki gündem de çok önemli. Yerelin gündemini de yerel yöneticiler çözmeli. Merkezi hükümetin yerele dikkatini çekmek çok önemli. Onun için yerel basının çok önemli bir fonksiyonu var. Bunu mutlaka güçlü bir şekilde koruması ve ilerlemesi lazım” diye konuştu.
Babacan Karaman programını işyeri ziyareti, teşkilat buluşması ve esnaf ziyaretiyle tamamlayarak hızlı trenle Ankara’ya uğurlandı.
Haber: Murat ÖZÜNAL