Muhammet
Ali Orak'ın hazırlayıp sunduğu programda, KMÜ Edebiyat Fakültesi Dekan
Yardımcısı ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alaattin
Uca konuk olarak yer aldı.
“Milletler,
nüfuslarıyla değil, içlerinden büyük insanlar çıkardıkları zaman büyürler”
Doç.
Dr. Uca, “Şark Komutanı Kazım Karabekir Paşa” adlı konuşmasına şu sözlerle
başladı: “Bir söz vardır, milletler nüfuslarının çokluğu ile büyük millet
olmazlar, içlerinden dünya çapında büyük insanlar çıkardıkları zaman büyürler.
Değerlerimize sahip çıkarak kahramanlarımızı yad edersek zorluklar karşısında
yeni kahramanlar bulmakta sıkıntı çekmeyiz. Bizim gururla yad edeceğimiz
değerlerimiz bulunmaktadır. İşte bunlardan bir tanesi de Kazım Karabekir
Paşa'dır.”
“Kazım Karabekir Paşa, çok yönlü
kişiliği olan bir şahsiyettir”
Doç.
Dr. Uca, Kazım Karabekir ile ilgili sözlerine şöyle devam etti: “Kazım
Karabekir gerçekten çok yönlü bir değerdir. Karşımıza Balkan dağlarında gerilla
savaşı yapan bir subay olarak çıkarken Edirne'de esareti gören bir kurmay subay
olarak görürüz onu. Çanakkale Savaşlarında her türlü zorlukla karşılaşmış
olarak değerlendirebiliriz kendisini. Yine Kafkasların muzaffer komutanı olarak
görüyoruz onu; aynı zamanda Kurtuluş Savaşında Atatürk'ün silah arkadaşlarından
birisi. Atatürk'ün Samsun'a çıktığı günlerde 15. Kolordu Komutanlığı görevini
üstlenmiştir; Erzurum ve Sivas Kongrelerinin güven içinde yapılmasını
sağlamıştır. Doğu cephesinde Ermenilere karşı başarılı bir harekat ile
Ermenileri Misak-ı Milli sınırları dışına atmıştır. Gümrü Antlaşmasını yaparak
doğu sınırlarını güvence altına alan, aynı zamanda Kars Antlaşmasını imzalayan
bir diplomattır. Milli Mücadele yıllarında Edirne mebusudur. İzmir İktisat
Kongresine başkanlık yapacak kadar ekonomi bilen, fikir üreten bir şahsiyettir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında muhalif bir siyasetçidir, İstiklal Mahkemelerinde
idamı istenen bir mahkumdur. Kalemini kılıcı gibi kullanmasını bilen bir fikir
adamı, bir yazardır. Şiir yazan, keman ve piyano çalan, aynı zamanda yazdığı
şiirleri besteleyen bir sanatkar olmanın yanında Rusça, Bulgarca, Almanca ve
Arapça dillerine vakıf olan bir entelektüeldir.”
Kazım
Karabekir Paşa’nın çok yönlü bir kişiliği bulunduğunu söyleyen Uca, onun doğuda
kaldığı süre içerisinde askeri ve siyasi faaliyetlerin dışında bölge haklının
kalkınması ve eğitilmesi adına kimi faaliyetlerde bulunduğunu ifade ederek
“Karabekir Paşa’nın vatanperverliği tartışılmaz, zaten Milli Mücadele
içerisinde yer alması da bunun en büyük göstergesidir.” dedi.
Doç.
Dr. Uca, Kazım Karabekir Paşa’nın 1882 yılında İstanbul'da doğduğunu dile
getirerek sözlerine şöyle devam etti: “Kazım Karabekir, Karaman'ın Gaferiyat
Köyü, bugünkü adıyla Kazımkarabekir ilçesinden Mehmet Emin Paşa’nın oğludur.
Dört kardeşi daha vardır ve ailenin Türkmenlerin Avşar koluna mensup oldukları
biliniyor. Babası Mehmet Emin Bey gönüllü olarak Kırım Harbi’ne katılıyor.
Kazım Karabekir Paşa ilk eğitimine İstanbul'da Zeyrek semtinde başlıyor;
babasının tayin için sık yer değiştirmesi dolayısıyla Hakkari, Van, Elazığ gibi
yerlerde bulunuyor, en son Cidde ve Mekke'de eğitimini sürdürüyor. Babası o 11
yaşında iken Mekke'de kolera salgınından vefat ediyor. Babasının 1893’te vefatı
üzerine annesi Havva Hanım Kazım Karabekir ve kardeşlerini alarak İstanbul'a
gelmiş, bu da o günün şartlarında sıkıntılı bir seyahat olmuştur. Geldikten
sonra Fatih Askeri Rüştiyesi'nden ve Kuleli Askeri İdadisi’nden mezun olarak
1902 yılında Harp Okulu'nu, 1905 yılında da Harp Akademisi’ni birincilikle
bitiriyor ve Selanik merkezli Üçüncü Ordu’da bölük komutanı olarak ilk görevine
başlıyor.”
Doç.
Dr. Uca, Kazım Karabekir Paşa’nın İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılması ile
ilgili “Kazım Karabekir’in aşırı İttihatçılardan biri olduğunu ve bu özelliğini
koruduğunu söyleyebiliriz. Birçok kişinin de Cemiyet’e katılmasını
sağlamıştır.” açıklamasında bulundu.
Doç.
Dr. Uca, Paşa’nın 1911’de Harbiye Nezareti'ne dilekçe verip Karabekir adını
kullanmaya başladığını söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Çanakkale'ye
görevlendirilen Paşa, Çanakkale cephesinde Seddülbahir, Kerevizdere ve
Zığındere Savaşlarında bulunmuş, tümen komutanlığı görevini üslenmiş ve rütbesi
albaylığa yükseltilmiştir. Buradaki başarılarından dolayı kendisine iki defa
Alman Demir Salip Nişanı verilmiştir. Salip haç anlamına gelmektedir, bunu
birçok subayımızın göğsünde görebiliyoruz. Bu halkımızın da dikkatini çekiyor;
Kazımkarabekir'deki anma etkinliklerine katıldığımda ‘Karabekir'in
fotoğraflarında neden göğsünde haç var, bu haçın sebebi nedir’ şeklinde sorular
soruluyor, vatandaşlarımız bunu anlamakta zorluk çekiyor. Fakat bu,
kahramanlığın yabancılar tarafından ödüllendirilmesi, takdir edilmesi anlamına
gelmektedir ve birçok subayımızda böyle nişanları görmek mümkündür.”
Doç.
Dr. Uca, Kazım Karabekir Paşa’nın Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal
Paşa’nın en büyük yardımcısı ve koruyucusu olduğunu, ancak daha sonra
Cumhuriyet’in ilan edilmesinden kendisinin haberdar edilmemesi üzerine Mustafa
Kemal Paşa ile aralarının açıldığına dikkat çekerek “Sonraki süreçte Mustafa
Kemal hepten ipleri koparmak istemiyor, bir iletişimden yana olduğu anlaşılıyor
ama bu olmuyor.” şeklinde konuştu.
Kazım
Karabekir Paşa’nın halkın sağlığı ve eğitimiyle de yakından ilgilendiğini
belirten Uca, programda bunu örnekleriyle açıkladı.
KMÜ
15 Temmuz Konferans Salonu’ndan canlı yayınlanan program, üniversitenin resmi
Youtube ve Facebook hesaplarından da eş zamanlı olarak yayınlandı.
HABER: Murat
ÖZÜNAL