Yusuf YILDIRIM
Kasım ayının sonları.
Soğuk dışarıya müsaade etmiyor.
Hafta sonu İstasyon Caddesi’nde güzide bir mekânda Necati Babaoğlu abi ile karşılaştık. Aslında hafta sonları çoğunlukla karşılaşırız. Bu karşılaşma; öncekilerden biraz daha farklı oldu. Ve bana bir konuda soru sordu. Doğrusu sorduğu sorunun cevabını da kendisi verdi ama bendeki heyecan bambaşkaydı.
O soru, ise tevhîd evleri üzerine idi. Ben tevhîd evlerini Talat Amca’dan zaman zaman dinlemiştim. Onun verdiği bilgilere göre de tevhit evleri sınanmış yerlerdir. Yani özellikle çocuğu olmayanların, evlenemeyenlerin ve amansız hastalığa tutulmuşların meded umarak duayla derman aradıkları yerler olarak Talat Amca anlamıştı.
Necati Babaoğlu’nun Hecceler’deki tevhîd evini biliyor musun, sorusu karşısında doğrusu şaştım.
-Vakt-i zamanında Karaman’da 8-10 adet vardı, Necati abi. Günümüze gelen kalmadı.
-Var, bir tane var.
-Nerede imiş, Necati abi?
-Hecceler’de.
-Benim bildiğim, başta Tatar Mahallesi’nde, Gazi Dükkan’da, Kale civarında ve Hecceler’de olmak üzere 8-10 adet vardı. Ama hiçbiri günümüze gelemedi.
-Hecceler’deki duruyormuş.
-Necati abi, bir yerinde kitabe, yazı bir şey var mı?
-Var.
-Eski yazı mı?
-Evet.
-İlginç. Şimdi durum değişti. Tam yeri, neresi?
-Alacasuluk Mezarlığı’nı gören ve Sabiha Gökçen Ortaokulunun arkasına düşen sokaktaki caminin hemen yanı başında.
-Necati abi, ben bir inceleyeyim ve kitabesini okuyayım, sana bilgi veririm.
Doğrusu tevhîd evinden çok kitabesi merakımı daha çok kabarttı. O bölgede hiç tarihi eser yok. Ve sözü edilen kitabeden de pek emin değilim. Bir sonuç çıkacağını da beklemiyorum. Ama merak bu! Tevhîd evine çok yakın bir yerde oturan arkadaşımız Ramazan Demir’e durumu sordum.
-Evet, tevhîd evi, Kadir Ağa Camii yanında benim evin arkasında. Daha yeni elden geçti. İçinde bir küp var.
-Nasıl bir yer?
-Küçük bir oda kadar.
-Bir kitabesi varmış?
-Evet.
-Türkçe mi?
-Hayır, Osmanlıca, ancak sen okursun.
-Bir ara gidelim.
-Olur. Bir tane amca var, hakkında çok bilgi sahibi.
Ve 11 Aralık 2018 günü tevhîd evine yolumuzu düşürebildik. Burası 5x5x3 metre küp yaklaşık ölçülerinde kiremit çatılı bir yapı. Dışı yalıtım malzemeleriyle kaplanmış. Geldiğimiz yönde yapının Tevhit Evi tabelası asılı düz duvarı görünüyor. Aklım ise kitabede. Asıl giriş, kıble tarafında imiş. Bu cephede hacetlik bir pencere ve ortada üçgen kitabe var. Kitabeyi canlı canlı görmek hem hayretimi
hem heyecanımı bir kez daha arttırdı. İlk bakışta üçgen de olsa bunun bir çeşme kitabesi olduğunu düşündüm. Çünkü karşımda 4 satırlık sülüs yazılı bir kitabe vardı. Su içercesine bir hamlede kitabeyi okudum. Kitabeyi okudukça hem hayretim hem de mutluluğum arttı. Çünkü kitabede resmen ve alenen “tevhîd evi” kelimeleri geçiyordu. Binlerce mezar taşı, çeşme, cami, türbe, köprü, medrese vb. kitabesi okumuş biri olarak ilk defa bir tevhîd evi kitabesi ile karşılaşıyordum. Heyecanım daha çok buradan. Daha da güzeli bir tevhîd evinin kitabesini ilk defa tespit etmek bana nasip oluyordu. Karaman’da ne İbrahim Hakkı Konyalı ne de Durmuş Ali Gülcan böyle bir kitabeden bahsetmişlerdi.
İyi de tevhîd evi nedir? Durmuş Ali Gülcan ve İbrahim Hakkı Konyalı böyle yerlere “sınanmış yer” terimini kullanıyor. Sınanmış yerler ise amansız hastalığa düşenlerin, evlenemeyenlerin ve çocuksuz kadınların bir ümit niyetiyle yardım umdukları ve dualar ettikleri yerlerdir. Bu özelliğiyle de Türklerin İslam öncesi inancından bir külttür.
Mahalle sakinlerinden Salih Yücetoker amca anlatıyor:
Burası eskiden kerpiç duvarlı bir yapı idi. Dedemin evinin bir odasıymış. Burayı sel götürdü, gitti. Sonra tekrar yapıldı. Yakın zamanda bir müteahhit, Deli Durmuş yandaki binayı yaptı. Burası da tuğladan yeniden yapıldı. Bu yıl da hayırseverler yalıtımını yaptırdı.
Anneannem zamanında şahit olduğum bir olay var. Hiç susmayan ve sürekli ağlayan çocukları buraya getirirlerdi. Anneannem onları buraya katardı ve dua mı okur, ne yapardı bilmem, o çocuklar uyur kalırdı.
-Evlenemeyen kızların gelip dua ettikleri duyulmuş, görülmüş mü, Salih Yücetoker amca?
-Gelirlermiş ama ben hiç görmedim.
-Burada dua edip de bir sonuç alan duyulmuş görülmüş mü?
-Ne duydum ne gördüm.
-Son zamanlarda buralara bir meded umarak gelen oluyor mu?
-Yok, hiç görmedim.
Bir sonraki ziyaretimizde çevre sakinleri de aynı bilgileri veriyor. Ve herkes aynı küp olayını anlatıyor. Salih Yücetoker amca küp için biraz daha ayrıntılı bilgi veriyor.
İçerideki küpün hikâyesini dedem anlattı. Bir gün kapısını açınca evin önünde bir küp görür. Üç kişi kucaklayamaz, genişliktedir. Hemen hanımına sesleniyor. “Anaaa! Kapının önünde bir küp var, Dursun!” Sonra bunu iki üç adam zar zor evin için yerleştirir. Ve içine bulgur doldururlar. Ancak küp patlar. Param parça olur. Sonra bu küpü sorup soruştururlar. Müftülüğü de sorarlar. Mercik köyünden bir ihtiyar küpü görür ve der ki: Mercik Dede’nin başında bir küp vardı, şimdi yok. O küp, bu küp. İhtiyarın açıklamasından sonra bu küpün Mercik Dede’den geldiği kanaatine varılır. Ama nasıl geldiği anlaşılamaz. Şimdi gördüğünüz gibi, bu küpü parçalarıyla tevhîd evinin içinde koyduk. Bunu tekrar yapıştırmak istedik ama şimdiye kadar düzgün yapacak bir usta ortaya çıkmadı.
Salih Yücetoker amcanın anlattığı olayda olduğu gibi tevhîd evi ile Merci Dede arasında bir ilişki var. Çünkü kitabede Merci’ Sultan diye birinden bahsediliyor. Kitabede yazanlar tamı tamına şöyle:
Sene 1283/1866
Celâ(l)u’l-dîn
Yâ Hazret-i Tevhîd Evi
Yâ Hazret-i Merci’-i Sultân-ı Pîr
Yana gide? olan feyzin âyîn ola
Tevhîdin Yâ Merci’-i Sultân
İkinci satırdaki Celaleddin, Hacı Celal Mahallesi’ne adını veren ve 1363 yılında ölen Karamanoğullarının yetiştirdiği büyük insanlardan Celaleddin Muhammed bin Ahî’dir. Celaleddin
Muhammed’in türbesi de 1950’lere kadar tevhid evinin 150 m kadar kuzeyindeydi. Dönemin belediyesi yol açma bahanesi ile türbeyi yok etmiştir.
Hacı Celal ile tevhîd evinin ilişkisi nereden geliyor sorusunun birkaç olasılıklı cevabı var. Öncelikle Hacı Celal zamanında buraya yapılmış bir tekke ya da medresenin olduğu ve bir bölümünün tevhîdhâne olduğu düşünülebilir. Diğer bir olasılığa göre de Hacı Celal’in türbesi ve çevresi zamanla sınanmış yer durumuna gelmiş olmalıdır. Nitekim kitabedeki 1866 da bu görüşü destekler durumdadır. Eğer burada bir yapı olup da tamir edilseydi mutlaka tamir edildiği kitabede geçerdi.
Üçüncü satırda “Yâ Hazret-i Tevhîd Evi” çok açık bir biçimde ve doğrudan Tevhîd Evi’ne bir sesleniş var. Dördüncü satırda da Merci’-i Sultan-ı Pîr’e sesleniş var. Halk arasında Merci Sultan olarak yaygınlık kazanan Merci’-i Sultân-ı Pîr; Farsça isim tamlamasıdır. Merci, kaynak, dönülecek yer, merkez, makam anlamına gelmektedir. Merci’-i Sultân-ı Pîr; Pîr Sultan’ın Yeri/Makamı/Kaynağı anlamına gelmektedir. Türkçe doğru söyleyişi Pir Sultan’ın Yeri/Makamı olmalıdır. İsimdeki takıların kalkması ve “Pir” adının düşmesiyle ad; Merci Sultan’a dönüşmüştür. Merci Sultan, Mercik köyünde küçücük çevrilmiş bir yer imiş. Tevhîd Evi ile Merci Sultan arasındaki bağlantıyı var olan bilgilerle açıklamak imkânsızdır.
“Yana gide olan feyzin âyîn ola” satırı; tevhîd evinin işlevinin tam açıklandığı yer olmuş. Çünkü tevhîd evi aslında bir tevhîdhânedir. Tevhîdhâneler, Mevleviler başta tarikatların tekkelerde bazen de camilerde ayin yaptıkları büyük odalardır. Tevhîdhânelerin Karaman’daki adı tevhîd evi olmuştur. Niye tevhîdhâne değil de tevhîd evi denildiğine en büyük gerekçe; Karaman’da tevhîdhânesi olacak büyüklükte tarikat yapılarının olmayışı gösterilebilir. Karaman’daki tevhîdhâne örnekleri Aktekke Camii sema alanı, Yunus Emre Camii bitişiğindeki –şimdi camiden bölüm- zikirhanedir.
Kitabe, Merci Sultan’a sesleniş ile bitirilmektedir.
Kitabenin tamamına bakışla; eski zamanda müridlerinin Merci Sultan’a seslenerek bir ayin yapıldığı –kesin olmamakla- anlaşılabilir.
Gelelim, içerideki küpe. Hiç kimse farkında değil ama bu bir taş küp. Bazalttan yapılmış. Karadağ’daki nitelikli bir bazalt kaya oyularak yapılmış. Küp parçalarının üzerindeki süslemeler de Bizans Roma üslubu. Demekki Binbir Kilise’den ya da yakın bir yerden getirmişler bu küpü.
Buraya kadar olan bilgilerden anlaşıldığına göre Hacı Celal Tevhîd Evi, halkça kutsanarak şifa bulunan sınanmış bir yer ve ocak durumunda getirilmiştir. Karaman’da böyle ocak olmuş 10’u aşkın yer vardı. Halen –adını burada vermek uygun düşmez- bir türbe ocak olarak kullanılmaktadır. Çarşamba günleri talep olursa açılmaktadır. Hacı Celal Tevhîd Evi’nde son ocaklı ise Salih Yücetoker amcanın ninesidir. Hem tevhîd evi hem de ocak olarak Hacı Celâl Tevhîd Evi, Türkiye’de ve Karaman’da tektir. Bundan sonra yapılması gereken Hacı Celal Tevhîd Evi’nin tescillendirilip cahilâne niyet ve emellerden emin eylemektir.