Ülkemizde ve dünya genelinde insanların en fazla şikayet ettikleri şeylerin başında adaletsizlik gelir.
Geç gelen adaletten, yanlış gelen adaletten şikayetler ayyuka çıkmış durumda.
İnsanların ırk, renk, mal, makam, rütbe… gibi şeylerle ayrıma tabi tutulması da dengesizliktir ve adalete sığmaz.
Ergenlik çağına giren, aklı başında olan her Müslüman erkek üzerine farz olan Cuma namazı kılınmadan önce Hutbe okunduktan sonra camideki bütün cemaate her hafta okunan ayeti Kerime’de Rabbimizin, üç iyi ve üç kötü şeyi bildiren ayeti, bütün Müslümanlara Türkçe tercemesiyle beraber okunur:
إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْإِحْسَانِ وَإِيتَاءِ ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya vermeyi emreder, fuhşiyatı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. Öğüt alasınız diye size öğüt verir.” (Nahl süresi ayet 16/90)
Adalet, hava gibi her evde hissedilirse, insanların şahsiyyeti iyi gelişir.
Güvenliksiz, korku içinde yaşayan toplumlardan topluma faydalı bir şey beklenemez.
Rabbimiz, Davud aleyhisselama:
“فَاحْكُم بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوَىٰ فَيُضِلَّكَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ
"İnsanlar arasında hak ile hükmet” (Sad süresi ayet 38/26) buyurmuş.
Sevgili peygamberimize de
“فَاحْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ
Onların arasında Allah’ın indirdiği ile hükmet” (Maide süresi ayet 5/48) demiş.
Adaletten sonra iyiliği emreder Rabbimiz.
Günlük hayatımızda bu ayete göre hareket etmeli ve yapacağımız bir iyiliği güzellikle yapmalıyız.
İlk başta kendimizi, Allah celle celalühün her an gördüğünü bilerek ona göre hareket edelim.
İyiliklerimiz, kaşıkla verip, sapıyla da göz çı¬karma kabilinden olmamalı.
Diyelim ki; birine iyilik yapacağız ama bunu yaparken güler yüzle, tebessümle yapmalı. İşte bu, iyiliği iyilikle yapmadır. Fakat kaşları çatık, sinirli, öfkeli, nahoş bir eda içinde yapılan da iyiliktir ama yapılış tarzı hoş değildir. Başka bir ifadeyle; adama misk kokusu ile sarımsak kokusu koklatma gibi bir durumdur.
Rabbimiz, bize elmayı bembeyaz çiçeklerden, yemyeşil yaprakların arasından veriyor.
Biz de birine iyilik yaparken güler yüz, tatlı dil ve bal gibi sözlerle yapalım.
İyilik yapma sırası en yakın akrabadan başlayarak gücümüz oranında en uzak sekiz milyarıncı insana ve can taşıyan her varlığa kadar uzanır.
Yakın akrabayı gözetip, onlara yardımda bulunmayı da emreder:
وَآَتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا (26)
26- Yakınlara hakkını ver. Fakirlere, yolda kalmışa da ver, saçıp savurma.” (İsra süresi ayet 17/26)
Akrabalık bağlarını sıkı tutmak ve maddi yardımlarla, hediyeleşmelerle yardım etmekle biz onların hakkı olanı veriyoruz.
Kötü olan üç şey ise Fuhuş, münker ve bağy dir.
Fuhuş denince akla zina gelir. Dille yapılan yalan, iftira, sözden dönme, cimrilik de fuhuştur.
Arabın dilinde cimri¬lik fuhuştur.
Bir de böyle haram olmayıp iyi de olmayan hoşa gitmeyen şeyler vardır. Onları da yasaklıyor alimler. Onlara mekruh demişler, Müslüman’ın fuhuştan sakındığı gibi, hoş olmayan münkerattan da sakınması gerekir.
Bağy ise haddi aşmak, zulmetmek, haksızlık yapmak için başkaldırmak anlamlarına gelir.
Ama Rabbimiz, bunu yapanların önce kendilerine zarar vereceklerini:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّمَا بَغْيُكُمْ عَلَى أَنْفُسِكُمْ مَتَاعَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُكُمْ فَنُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ey insanlar, taşkınlığınız kendi aleyhinizedir….. haber verir(Yunus süresi ayet 10/23)
Ve zulme uğrayanın kesinlikle Allah’ın yardımına kavuşacağını da haber verir:
ذَلِكَ وَمَنْ عَاقَبَ بِمِثْلِ مَا عُوقِبَ بِهِ ثُمَّ بُغِيَ عَلَيْهِ لَيَنْصُرَنَّهُ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ
“İşte böyle. Kim kendisine yapılan cezanın misliyle ceza verir de, sonra kendine saldırılırsa, elbette Allah ona yardım eder. Şüphesiz Allah afvedicidir, bağışla¬yıcıdır” (Hac süresi ayet 22/60)
Bize öğüt veren Rabbimizin öğüdünü gözümüz gibi koruyalım, iyilikleri yapalım ve kötülüklerden uzak duralım.