Mahmut TOPTAŞ
Fakir
mahallelere bir adam geliyor ve mahalle bakkallarını dolaşarak veresiye
defterini satın alarak tanımadığı fakirlerin borçlarını silerek hayır işliyor.
Bunu
yaparken bazı zenginlerimizin el altından gazetecilere haber vermesi gibi bir
durum da olmuyor.
Olay
olup bittikten sonra gazetecilerin haberi oluyor ve bakkallarla, mahalledeki
çocuklarla konuşarak adam hakkında bilgi alamıyorlar ama çocuklara verdiği
paraları görüntülüyorlar.
Bakkalların
ve çocukların ifadesinde, “Bir adamın geldiği, defteri satın aldığı, çocuklara
para verdiği”dir.
Ben
haberi birkaç kanaldan dinledim ve seyrettim, halktan ve bakkallardan hiç
birinde “Robin Hood” diyen yok.
Gazeteci
uyduruyor onu.
Gazeteciler,
halktan kopuk olduklarını farkında olmadan ele veriyor.
1985
yılında Sultanahmet’te bir ev kiralayıp yerleştim.
Hemen
apartmanımızda oturan sekiz aile ile kaynaşıverdik.
Bir
akşam ev sohbetinde yedi nesil İstanbullu memure bir hanımefendi, “Hocam, ev
sahibi evi hocaya vermiş” dediklerinde ev sahibine çok kızmıştım, “Neden bir
bekâr hocayı ailelerden oluşan apartmana katıyor demiştim ama sen beş çocukla
geldin” dedi.
-Benim
bekâr olduğuma kararı nasıl verdin deyince,
-Bilmem
dedi ve bir müddet durduktan sonra, “Ben ilk defa bir hoca görüyorum. Küçük Ev
dizisindeki papaz, bekârdı. Herhalde o film bende etkili olmuş ve ‘bizim
hocalarımız da bekârdır’ kanaati oluşmuş olabilir” demişti.
Buyurun,
aydınlarımızın karanlık tarafı görülür Robin Hood harflerinin arasından.
Aslında
biz de kopuğuz halktan.
Biz
hocalar da, bu tür olaylarda hemen Hazreti Osman’ı hatırlarız.
Anlatıldığına
göre bir kıtlık yılında, deve kervanlarıyla Medine’ye getirdiği buğdayın
tamamını satın almak için Yahudi işadamları ona koşarlar, çok kârlı bir
teklifte bulunurlar.
Yahudiler
parayı biraz daha artırırlar, o, “Daha fazlasını veren var” dedikçe onlar
artırırlar.
Sonunda
daha fazlasına alanın Allah celle celalüh olduğunu söyler ve şu ayeti okur:
“Allah,
cennet karşılığında müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Allah
yolunda harp ederler, öldürürler, öldürülürler. Tevrat, İncil ve Kur’ân’da hak
olarak yaptığı bir (cennet) va’didir. Allah’tan daha çok sözünü kim yerine
getirir? O halde onunla yaptığınız bu alışverişte sevinin. İşte büyük başarı
budur” (Tevbe süresi ayet 9/111).
Ayeti
okuduktan sonra Medine fakirlerine karşılıksız olarak dağıtır.
Cömertlikte
Hazreti Osman örneğimiz iken, yüz yıllık eğitim içinde okumuş olanlar, Batı’nın
dağda hırsızlık yapan, şehirde zengin evlerini basan, yol kesen, adam öldüren,
çaldıklarının bir kısmını da fakirlere dağıtan katillerin başını örnek verirken
aslında farkına varmadan o hayır sahibine de hakaret etmiş olur.
Halkımız
okumadığından, Hazreti Osman’ı örnek olarak bilmez. İslami eğitimin ucundan
kıyısından bilgisi olan bizler de Hazreti Osman’ı biraz tanıdığımızdan halka
tanıtamadığımızdan biz de halktan uzak yaşıyoruz.
Makale,
şiir, hikâye, romanlarda, insanların sadakatini anlatırken, Hz. Ebubekir,
Adaletini
anlatılırken Hz. Ömer,
Cömertlikte
Hz. Osman,
İlim ve
kahramanlıkta Hz. Ali,
Pehlivanlıkta
Hz. Hazma anlatılmalı.
Kılıcın
keskinliği anlatılırken Hz. Ali’nin Zülfikar’ına benzetilmeli.
Sabır
kelimesi, Eyyüb peygamber ile birlikte anılmalı.
Müslüman-kâfir
herkese açık sofrası olan Müslümanlar tanıtılırken İbrahim aleyhisselamın
“Halil İbrahim sofrası” dile getirilmeli.
Kurtuluş
gemisine davet ederken geminizi Hz. Nuh’un gemisine benzeterek davetinizi
yapın.
Hayvan
haklarından ve sevgisinden bahsederken,
Kur’an’da adı geçen Salih peygamberin devesi, Ashab-ı Kehf’in köpeği, Ebu
Hüreyre’nin kedisi örnek verilmeli ki, sözümüzün temeli, derinde ve yerinde
olmalı.