Bazen iki kişiden birini, iki işten birini seçmede kararsız kalırsınız.
Bu iki kişi ve iki iş de meşru olmalıdır. İçki içeyim mi, içmeyeyim mi,
Gâvur olayım mı, olmayayım mı? Gibi meşru olmayan kararsızlıklarda istihare duası yapılmaz.
Sevgili Peygamberimizin öğrettiği istiharede kişi yapacağı iş konusunda derin araştırmalar yaptıktan sonra, gönlünün kararsız kaldığı zamanlarda, iki rekât nafile namaz kıldıktan sonra istihare duasını yapar ve duadan sonra gönlüne en yatkın olarak gelen hangisi ise o işi yapar.
Kırdığı ceviz kırkı geçtikten sonra eski berduşlardan biri, Almanya’da derviş makamına post serer. Eli ayağı düz, ehl-i namus bir kızla evlenmek için İstanbul’a gelir.
Ve filan tarikatın dünya lideri ilan eder kendini. Parayı çok fazla kazandığından, yağcı müritler de edinir hatta hayatını yazdırmış, iki koldan Seyid ve Şerif ünvanını da elde etmiş.
Son model Mercedes’le geldiği İstanbul şehrinde daha önceden tanıdığı bir ailenin kızıyla görüşürler, anlaşırlar nişana karar verileceği anda kızın anası, “Yarın gel. Filan bir ‘istihareye’ yatacak” der.
Yeni derviş bana uğradı ve “Yarın akşam nişanım olacak. Bu gece adamın biri ‘istihare’ye yatacak ve inşallah iyi çıkar” dedi.
“İstişarenin olduğu yerde ‘istihare’ olmaz. Siz görmüş, anlaşmış, beğenmişsiniz. ‘İstihare’ tereddüt olan yerde yapılır. Şimdi o adamı ben tanırım, akşam iki kap kuru fasulyeyi bir baş soğanla yerse, midesi üzerine de yatarsa, hep karanlık şeyler görecek ve senin işin olmayacak” dedim ve dediğim çıktı.
İş bizim, nafile namaz bizim, dua bizim, istihare de bizim olmalı.
İstihareciler, müşteri çokluğundan birçok kişi için uykuya yatarlar ve sonuç birileri için iyi olurken diğerleri için kötü çıkabilir.
Sonra bizim dualarımız delil değildir. Peygamberlerin gördüğü rüyalar kesin hüküm ifade ederler. Hz. İbrahim rüyası gibi (Saffat 102) , Hz. Yusuf ‘un rüyası gibi (Yusuf 4)
Veya görülen rüyayı peygamberler yorumlamışsa yine kesin hüküm ifade eder.
Yusuf Aleyhisselâmın hapishane arkadaşlarının rüyasını yorumladığı gibi (Yusuf 41-42) ve kendi rüyasını yorumladığı gibi (Yusuf 100).
Rahmani, şeytani ve nefsanî kısımlarına ayrılan rüyaların yorumunu günümüzde kim yaparsa yapsın kesinlik ifade etmez.
“Rüya tabiri” kitapları yayıncıyı kazandırmaktan başka hiçbir işe yaramaz.
Rahmani rüyalarda bize önemli mesajlar var ama yorumunu kim yapacak. Biz kendi rüyamızı da, bize anlatılanı da hep hayra yormaya çalışalım.
Kötü rüyaları da kimseye anlatmayalım.
Rüyasında ateş gören adam tabirciye gitmiş. Ateş yanan yeri kazmışlar define, eski altın para bulmuşlar ve bölüşmüşler.
Altı ay sonra aynı adam rüyasında yine ateş görmüş. Tabirciye gitmeden kendi kazmaya başlamış. Kazarken polisler gelmiş. Kazılan yerde yeni öldürülmüş insan cesedi bulmuşlar. Karakolda sorgudan geçirmişler. Gerçek katil bulununca rüya göreni serbest bırakmışlar. Rüya gören, doğru tabircinin yanına gitmiş, durumu sormuş Tabirci, “Aynı ateşi gördün ama öncekini kışın görmüştün. Sonrakini yazın gördün. Bana gelseydin sakın o semte dahi gitme derdim” demiş.
“Rüya tabiri” kitaplarında “ateş görürsen şöyle olur” der. Hâlbuki görenin yaşı, yediği, mevsimi, işi, her şeyi, tabiri etkiler. Yılan besleyicisi için yılan görmek hiçbir anlam ifade etmez.
Şuur altının sadece ayaklanmasıdır.
Sonuç: rüyaya göre amel etmek mecburiyetinde değiliz.
Rüyalar ne olursa olsun hayra yoracağız. Moralimizi bozmayacağız. İkisi de meşru olan iki şeyden birini seçmede tereddüde düştüğümüzde “istihare” yapacağız.
Cabir (R.A.) diyor ki:
“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Kur’an öğretir gibi işlerimizin hepsinde bize istihare duasını öğreterek şöyle derdi: ‘Bir işe kalben azmettiğinde iki rekât farz olmayan namaz kılsın, sonra şöyle desin’ dedi” diyor ve istihare duasını öğretiyor:
“Allah’ım, hakkımda hayırlı olanı bildiğin için senden hayırlı olanı bildirmeni isterim. O hayırlı şeye senin gücün yettiğinden bana da güç vermeni isterim. O hayırlı şeyi senin büyük lütfundan dilerim. Her şeye gücü yeten sensin, ben değilim. Her şeyi bilen sensin ben değilim. Bizce gaip olanları sen en iyi bilensin.
Allah’ım, her şeyi sen biliyorsun, eğer bu iş bana, dinime, dünyama ve sonuma/ahiretime hayırlı ise (ravi der ki veya dünyama ve ahiretime) hayırlı ise onu bana takdir et. Benim için işimi kolaylaştır onu benim için mübarek kıl.
Eğer bu iş, benim için, dinim için, dünyam için ve ahiretim için şer ise, onu benden, beni ondan uzaklaştır. Benim için nerede olursa olsun hayırlı olanı takdir et ve sonuçtan beni razı kıl.” (Ravi Cabir dua ederken, “Bu iş diye terceme edilen yerde duayı okuyan kişi, işinin adını söyler” diyor.) (Buhari, Sahih, K. Daavat, bab 48 Babüd-Dua ındel istihare, K. Teheccüd, bab 25)
Namaz ve duadan sonra gönlün hangi tarafa meyletmişse onu yaparsın.
Namaz ve duadan sonra uykuya yatmak ve rüyaya göre hareket etmek konusunda bir tek hadisi şerif yoktur. (Bu konu için bak: Sahihi Buhari Tecridi sarih tercemesi, Diyanet Yay. 4/ 132, 6/ 544)