İl Temsilcisi Yunus Özdemir,
Cumhuriyet Parkındaki eylemde yaptığı konuşmada, Başta dün Pençe-3 harekâtında
vatan uğruna şahadet şerbetini içen şehitlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimize
Allahtan rahmet milletimize başsağlığı diliyoruz.
Ayrıca geçtiğimiz günlerde canice
katledilen Emine Bulut’un katilini ve bütün cinayetleri lanetliyoruz. Bu
canilerin en ağır şekilde ve hatta idamla cezalandırılmasını istiyoruz.
Memur-Sen ve bağlı
sendikalarımızla tamamında yetkili olarak katıldığımız 5. Dönem Toplu Sözleşme
görüşmeleri, Kamu İşveren Heyetinin müzakere süreci hiç yaşanmamış gibi bir
irade ortaya koyması üzerine uyuşmazlıkla sonuçlanmıştır.
Masada uzlaştıklarımızın yok
sayılması ve Toplu Sözleşme müzakereleri hiç yapılmamış gibi davranılması
üzerine, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na taşıdığımız 5. Dönem Toplu
Sözleşmenin, kamu görevlilerinin haklı beklentilerini karşılayarak yeni hak ve
kazanımlarla donatılmasına katkı ve destek sunmak için bugün 81 ilde “Emeğe
Saygı, Adalete Davet” temasıyla sahadayız.
Milyonlarca insanı ilgilendiren
ve fakat Kamu İşvereninin, Konfederasyonumuza sunduğu teklifte yok saydığı;
sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, 3600 ek gösterge, yardımcı hizmetler
sınıfının Genel İdare Hizmetleri sınıfına geçirilmesi, kademe derece
sınırlamasının kaldırılması, bayram ikramiyesi, kılık-kıyafet yasağının
kaldırılması, gelir vergisi mağduriyetinin son bulması, dayanışma aidatı ve
toplu sözleşme ikramiyesi gibi temel tekliflerimiz dâhil toplam 657 teklifimiz
gayet makul ve makbul teklifler olmasına karşın sanki hiç yapılmamış gibi Kamu
İşvereni tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmamış, bunlara ilişkin herhangi
bir teklif masaya getirilmemiştir.
Memur-Sen olarak toplu pazarlık
sürecinde Kamu İşveren Heyetiyle sözleşme imzalanmasını sağlamak için büyük
çaba sarf ettik. Bu gayretin yanısıra basın açıklamalarıyla, iş bırakma
eylemleriyle de sahada olduk ve Heyetimizi destekledik. Bugün de aynı
kararlılıkla ve örgütlü gücümüzle meydanlardayız.
Memur-Sen’in ve bağlı
sendikalarının titiz çalışmalarla, sahanın nabzını tutarak oluşturduğu ve
kamuoyuna “makul teklifler” olarak deklare ettiği 657 teklifine karşın Kamu
İşveren Heyeti maalesef malül tekliflerle masaya gelmiş ve ardından toplu
sözleşme sürecini hiç yaşanmayan bir süreç olarak tarihe kaydetme iradesi
göstermiştir. Bu iradenin sonucu olarak süreç uyuşmazlıkla sonuçlanmış ve Kamu
Görevlileri Hakem Kurulu’na gidilmiştir.
Biz, toplu sözleşme görüşmeleri
boyunca masanın ve müzakerenin önemine inanarak çözüm üretmeye odaklandık ve
sürecin uzlaşmayla sonuçlanması için büyük bir özveriyle çalıştık.
Süreç tıkandığı anda bile “Gelin
Hakem Kuruluna 3 günlük başvuru sürecini 1 güne indirelim ve müzakere sürecini
2 gün daha uzatalım, masada sorunları çözelim” dedik ama teklifimiz kabul
edilmedi.
Dün dedik bugün de diyoruz:
Memur-Sen’in teklifleri milletin talepleridir. Çünkü bu teklifler milletin
maşeri vicdanında makes bulmuş adil ve hakkaniyetli tekliflerdir.
Bu nedenle, Kamu İşveren
Heyetinin, Merkez Bankasının gerek beklenti anketinde gerekse kendi tahmininde
ifade ettiği enflasyon rakamlarının altında kalan tekliflerle masaya gelmesini
kamu görevlilerinin emeğini değersizleştirmek olarak görüyoruz.
Maalesef, Hakem Kuruluna başvuru
süreci de Kamu İşveren Heyeti tarafından hakkaniyetli yürütülmemiştir. 20 gün
boyunca gece yarılarına kadar görüşülerek, tartışılarak üzerinde uzlaşma
sağlanan azımsanmayacak sayıdaki teklifimiz Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna
götürülürken yok sayılmıştır.
Yasanın açık hükmüne aykırı bir
şekilde; Toplu Sözleşme sürecinin müzakere aşamasının tamamlanmasıyla birlikte
Kamu İşveren Heyeti tarafından ne Memur-Sen’ ne de genelden ayrı hizmet kolu
toplu sözleşmesi imzalamaya yetkili bağlı sendikalarımıza incelemek, katkı
sunmak ya da imza atmak üzere toplantı tutanağı teslim edilmemiş, bu yönde bir
davet ya da teklif yapılmamıştır. Tam tersine Konfederasyonumuzun ve
sendikalarımızın imzadan kaçtıkları algısına neden olabilecek tespit tutanağı
tutularak yetkinin kötü kullanılmasına, tarafların eşitliği ilkesine dayanan
toplu pazarlık hakkının sekteye uğramasına neden olunmuştur.
Şayet, kamu görevlilerine teklif
edilen zam oranları alın terimizin hakkını teslim eden bir düzeyde olsaydı,
enflasyon karşısında eriyen alım gücümüzü güçlendirseydi, ülkenin ekonomik
tablosu ve hükümetin açıkladığı rakam ve hedeflerle uyumlu olsaydı elbette Kamu
Görevlileri Hakem Kuruluna gitmeye gerek kalmaz ve tarafların tümü için memnuniyet
üretilmiş olurdu.
Ancak bütün çabalarımıza karşın
kamu görevlilerinin emeğinin değerini teslim eden bir teklifle gelinmediği ve
görüşmelerde uzlaşılan maddelerin dahi yok sayıldığı irade karşısında Kamu
Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulmuştur.
Bizler artık bu süreçleri geride
bırakmış ve bütün dikkatlerimizi Hakem Kuruluna yöneltmiş durumdayız. Hakem
Kurulunun sağduyu ile konuya yaklaşacağına olan güvenimiz tamdır. Memnuniyet
üretmek için hala geç olmadığını, artık bu sorumluluğun Hakem Kurulunda olduğunu
hatırlatıyoruz.
Bir kez daha buradan güçlü bir
şekilde vurgulamak istiyoruz: Kamu görevlileri olarak bizlerin asla kabul
edemeyeceği tavır; alın terimizin değersizleştirilmesi, taşıdığımız misyonun
görmezden gelinmesidir.
Biz bu ülkenin alın teriyiz.
Biz devlet hizmetlerinin
kesintisiz sürmesinin, devletin tüm unsurlarıyla işlemesinin teminatıyız.
Biz ailelerimizle birlikte 20
milyonluk bir kitleyiz.
Tekliflerimizde haklıyız,
duruşumuzda hakkaniyetliyiz.
Unutulmamalıdır ki kamu
görevlilerinin memnuniyeti milletin memnuniyetidir.
Hakem Kurulunun da bu gerçekten
sarf-ı nazar etmeyeceğini umuyor ve bekliyoruz.
Milyonlarca insanı ilgilendiren
ve fakat Kamu İşveren Heyetinin, Konfederasyonumuza sunduğu teklifte yok
saydığı bütün tekliflerimizin Hakem Kurulu tarafından dikkate alınmasını
istiyoruz.
Biz Hakem Kurulundan, refahın
tabana yayılmasını, gelir dağılımında adaletin sağlamasını istiyoruz.
Biz, refahtan pay, paylaşımda
adalet istiyoruz.
Biz, kamu görevlilerinin yaşam
standartını yükseltecek, emeğin hakkını takdir edecek bir karar bekliyoruz.
Biz Hakem Kurulundan; elektrik ve
doğalgaz zamlarının art arda yaşandığı, ulaşım ve barınma giderlerinin
yükseldiği, enflasyonun tahmin ve hedeflerin üzerinde çıktığı, alım gücünün
düştüğü, pek çok gider kaleminde artış yaşandığı bir süreçte bütün
parametrelerin dikkate alındığı adil ve hakkaniyetli bir hüküm bekliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemine geçildikten sonra yapılan bu ilk Toplu Sözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla
sonuçlanarak her ne kadar Hakem Kuruluna gidilmiş olsa bile, Hakem Kurulu’nun,
bu ülkenin bütçesi, cüssesi ve de kamu görevlilerinin beklentileriyle uyumlu
bir hükümler manzumesi ortaya koyacağına inanıyoruz.
Çünkü
Memur-Sen olarak biliyor ve diyoruz ki Türkiye; varlığının ve güvenliğinin
teminatı olan kamu görevlilerinin maaş, ücret ve alım gücünü yükseltecek
ekonomik güce, siyasi özgüvene, politik perspektif ve bilince fazlasıyla
sahiptir” dedi.