Tarım ve Orman Bakanlığı ile
Pancar Ekicileri Kooperatifleri ve Türk Şeker temsilcilerinin de katıldığı
programda konuşan Genel Başkan Recep Konuk, “PANKOBİRLİK bahane üretmiyor,
işini yapıyor.Her yeni faaliyet yılında da işimizi bir önceki yıla göre daha iyi
nasıl yaparız diye kafa yoruyoruz. Bir sosyal medya hesabındaki yalan yanlış
bilgi, şirketleri, üreticiyi töhmet altında bırakıyor. Yanlış o kadar çabuk
kanaat haline geliyor ki doğrunun hükmü kalmıyor. Bizim, çiftçinin işini iyi
yapması yetmiyor. Başkalarının da işini iyi yapması gerekiyor. Bunlara
birilerinin ‘dur’ demesi lazım, sektördeki otorite boşluğunun doldurulması
lazım. Yani işini iyi yapanlara acil ihtiyaç var. Ya işini iyi yapanlar
çıkmazsa ne yapacağız? Etkilenen biziz, bizim üreticimiz, onu da biz yapacağız”
dedi.
PANKOBİRLİK’İN YENİ STRATEJİSİ
HIZLI HAREKET ETMEK
S.S. Pancar Ekicileri
Kooperatifleri Birliği’nin (PANKOBİRLİK) 47’nci Olağan Mali Genel Kurulu,
Birliğin Ankara’daki merkez binasında gerçekleştirildi. Genel Kurula 31 Pancar
Ekicileri Kooperatifinin Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı. Genel Kurul’da gündem
maddelerinin okunmasının ardından Divan teşekkül ettirildi. Divan Başkanlığına
Ankara Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Bıyıkoğlu
seçildi.
Divanın oluşmasından sonra
kürsüye gelen PANKOBİRLİK Genel Müdürü Taner Taşpınar, PANKOBİRLİK’in
çalışmalarını anlattı. Başkan Recep Konuk’un talimatıyla PANKOBİRLİK’in
çiftçinin gübre, tohum, ilaç başta olmak üzere birçok ürünü daha uygun
alabilmesi için ciddi çalışmalar yürüttüğünü belirten Taşpınar, “Bu yapılan
çalışmalar neticesinde çiftçilerimiz çok ciddi kazanımlar elde etmiştir.
Türkiye’de bir yılda 1,5 milyar metre damla sulama borusu satılıyor bu pazarda
PANKOBİRLİK’in payı yaklaşık %20’dir. Bu sene Türk Şeker’in çiftçilerine
yönelik gübre dağıtımını da biz yaptık, birçok ilde bu alanda ciddi çalışmalar
yaptık ve çiftçilerimizin maliyetlerini azalttık. Sadece pancar için çalışma
yürütmüyoruz, pancarın yanı sıra ayçiçeği, mısır, buğday gibi birçok ürünün
tohumları için çalışmalar yürütüyoruz” dedi.
PANKOBİRLİK’in üretici
ortaklarının girdi maliyetlerini düşürmek, kooperatiflere sevk ettikleri
girdileri daha ucuza temin etmek, üreticilerin daha tohumu tarlaya atarken
kazanmalarını sağlamak için ön ödemeli alım modeli geliştirdiklerini söyleyen
Genel Müdür Taşpınar sözlerini şöyle sürdürdü;
“Tedarikçilerimizin satış
yapmadığı dönemlerde alım yaptığımız bir model geliştirdik. Firmaların satış
yapamadıkları bu dönemde finansman ihtiyaçları da pik noktada oluyor. Biz hem
bizim hem onların kazanacağı bir model geliştirdik. O satışın yapılmadığı
dönemde biz çiftçimizin ihtiyacı olan girdinin yüksek iskontolu şekilde alımını
yapıyor, bedelini firmaya ödüyoruz ve çiftçimiz sezondaki fiyatlara göre
mağazalarımızdan bu ucuz temin ettiğimiz girdiye daha uygun fiyatlarla
ulaşabiliyor. Mesela biz ön ödemeli modelle Amini 268 TL’ye temin ettik,
sezonda fiyatı 412 TL oldu. Yine Biesteri biz ön alımla 368 TL’ye aldık sezonda
428 TL oldu.”
Kooperatiflerin çiftçiye hizmete
devam edebilmesi için finansal yapılarının bozulmaması gerektiğini vurgulayan
Taşpınar ortak kooperatiflerin çiftçiden 1 Milyar 142 Milyon TL alacağı
olduğunu bunun da 441 Milyon TL’sinin vadesi geçmiş alacak olduğunu belirterek,
bu konuda kooperatiflerden hassasiyet istedi. Kooperatifler kanunun ile ilgili
Cumhurbaşkanlığı nezdinde girişimde bulunduklarını ve bir çalışmanın
başladığını belirten Taşpınar “Türkiye’de tarımsal amaçlı olarak 12 binin
üzerinde kooperatif var. Bu kooperatiflerle beraber aynı kanunlara tabiyiz,
Cumhurbaşkanlığı Sağlık Politikaları Kurulu ile birlikte çalışıyoruz. Tarımsal
amaçlı kooperatiflerin bir çatı altında toplanması için bir kanun hazırlığı
yapıyoruz. Bunu başarabilirsek, tarımsal amaçlı kooperatifler diğer
kooperatiflerden ayrılarak, başka bir kanunla çalışmalarını yürütmüş olacaklar.
Böylece, atıl olan kooperatiflerin kapatılmasını sağlayacağız. Neticede de
aktif bir şekilde çalışanların etkili bir çalışma yürütebilmesinin önü
açılacak, buna göre bir düzenlemenin yapılması için çalışma yürütüyoruz.” dedi.
ORTAKLARIMIZIN ELE GÜNE MUHTAÇ
OLMAMASI İÇİN ÇALIŞTIK
Genel Müdür Taşpınar’ın ardından
kürsüye gelen 25. ve 26. Dönem AK Parti Karaman Milletvekili ve PANKOBİRLİK
Genel Başkanı Recep Konuk, özellikle ülkemizin üzerindeki finansal baskıların
artmasına, şartların zorluğuna rağmen PANKOBİRLİK’in ve Pancar Üreticileri
Kooperatiflerinin bu faaliyet yılında da çiftçiyi muhannete muhtaç etmediğini
belirterek, “Ortaklarımızın girdiye uygun fiyatlar ve şartlarla erişmesini
sağlayarak şeker pancarı başta olmak üzere tarladaki, bağdaki, bahçedeki,
meradaki, ağıldaki üretimini ele güne muhtaç olmadan devam ettirmesi için
yıllardır yaptığımızı geçtiğimiz faaliyet yılında da tekrarladık.
Kooperatiflerimiz için temin veya aracılık ettiğimiz gübre tutarı bir önceki
yıla göre %15’in üzerinde arttı. Keza, yemdeki artış %16’yı, tohum, fide,
fidandaki %11’i, bitki koruma ürünlerindeki artış %23’ü aştı. Birliğimizin ve
kooperatiflerimizin gelir çeşitliliğini arttırmak, faaliyet alanını genişletmek
için yıllardır bir çalışma yürütüyorduk. Bizi sınırlayan, daraltan bir uygulama
vardı. Kooperatif mağazalarımız üye dışına satış yapamıyor, faaliyet alanı
dışında ürün satamıyordu. Bizi daraltan, sınırlayan bu durum yapılan kanuni
düzenleme ile değişti. Yani kooperatif mağazalarımız artık herkese, her ürünü
satabilecek. Bu, hem gerçek manada tarım marketleri kurabilmek hem de tarım
sektörü ile tüketici arasında aracısız satış yapabilmek için önümüze bir fırsat
kapısı açtı. Bu değişikliğin yapılmasını sağlayarak birliğimiz ve tüm
kooperatiflerin önünü açan Sayın Cumhurbaşkanımıza bu vesileyle bir kez daha
şükranlarımızı arz ediyorum. Artık top bizde, bizim yapacaklarımızda. Nitekim,
PANKOBİRLİK yapacaklarımız, yapabileceklerimiz konusunda yoğun bir çalışma
başlattı. İlk etapta, kooperatiflerimize kesintisiz bir gelir kaynağı
oluşturmak için Doğrudan Marketler ile ilgili bir çalışmanın startını hemen
verdik. İkinci etap ve daha sonrasında yapılabilecekler konusunda özellikle
tarımsal ürünlerin pazarlanması hususunda yapılabileceklere arkadaşlarımız çalışıyor.”
ifadelerini kullandı.
İLETİŞİMİN HIZLANDIĞI BİR ÇAĞDA
YANLIŞ BİLGİ O KADAR ÇABUK KANAAT HALİNE GELİYOR Kİ DOĞRUNUN HÜKMÜ KALMIYOR
PANKOBİRLİK’in bahane
üretmediğini, işini yaptığını vurgulayan Konuk, “Her yeni faaliyet yılında da
işimizi bir önceki yıla göre daha iyi nasıl yaparız diye kafa yoruyoruz. Ancak
bizim işimizi iyi yapmamız yetiyor mu? Yetmiyor. Bundan 10 gün önce bir
ıspanaktır gitti. 196 kişinin ıspanaktan zehirlendiği söylendi. Mesele medyaya
yansıdı. Sabah, öğlen, akşam tüm haber bültenlerinin ya birinci ya ikinci
haberi oldu. Siyasi gündemden, Barış Pınarı Harekâtından bile öncelikli haber
oldu. Yani bireysel sağlık kaygısı güvenliğin de siyasetin de önüne geçti.
Ispanak satışları bıçak gibi kesildi. Ispanağa bir otun karıştığı söylendi.
Beypazarı Ziraat Odası Başkanı, arazinin küçük bir parçasında yabani ot var ama
o denilen ot bizim buralarda yetişmez dedi. Dinleyen olmadı. Krizin 4-5 günü
ıspanağa karıştığı söylenen bitkinin ıspanağın arasına karıştırılacak kadar
ucuz olmadığını öğrendik. Bilen bilmeyen herkes konuştu. Sonuç bu sene ıspanak
üreticisi kaybetti. Seneye ne üreticisinin kaybedeceği ise belli değil. Sebep,
herkesin yüreğini serinletecek bir açıklamanın yapılamaması. Kim serinletecek
milletin yüreğini? Çiftçi feryat ediyor. Bildiğiniz ıspanak diyor. Ispanak
zehirlemez diyor. Duyan yok. Milletin yüreğini tarlanın dışındakiler
serinletecek. Gıdada, tarımda otorite olanlar serinletecek. Tarımı gıdayı
yönetenler serinletecek. Yani, tarladaki çiftçiden, çiftçinin işini
kolaylaştıran kooperatiflerden başkaları da işini iyi yapacak. O gecikme,
birilerinin işini iyi ve zamanında yapmaması iletişim çağında maalesef ıspanağı
sanık sandalyesine oturttu, ıspanak üreticisini de idam sehpasına çıkarttı. Bunlar
ülkemizde artık çok sık olmaya başladı. Bir sosyal medya hesabındaki yalan
yanlış bilgi, şirketleri, üreticiyi töhmet altında bırakıyor. Yanlış o kadar
çabuk kanaat haline geliyor ki doğrunun hükmü kalmıyor. Bunlara birilerinin dur
demesi lazım, sektördeki otorite boşluğunun doldurulması lazım. Yani işini iyi
yapanlara acil ihtiyaç var. Ya işini iyi yapanlar çıkmazsa ne yapacağız?
Etkilenen biziz, bizim üreticimiz onu da biz yapacağız. Ortaklarımızın işi,
emeği, ürünü onlar adına bize emanet. Onun için hepimiz üreticinin işini
ilgilendiren işlerle ilgili hususları layıkıyla bilmek zorundayız. Bilmiyorsak
da bilenlerle çalışmak zorundayız. Biz Konya Gıda ve Tarım Üniversitesini bunun
için kurduk. Gıdada ve tarımda otorite olsun, yanlış bilgiler kanaat haline
gelmeden doğruyu hâkim kılsın ki üretici ve sektör kaybetmesin, her aklı evvel
ürünü sanık sandalyesine oturtmasın, üreticiyi idam sehpasına çıkarmasın”
şeklinde konuştu.
BİZİM VAZİFEMİZ; DOĞRUYA DOĞRU,
EĞRİYE EĞRİ DEMEKTİR
Kooperatifin el ve güç birliği
olduğunu aktaran Konuk, kooperatif yöneticilerinin de el ve güç birliği
yapanların ortak işini yapan, herkesin işini gücünü büyütmek için kendi işini
gücünü bir kenara bırakıp el ve güç birliği yapanlara vaktini ve aklını
vakfeden kişiler olduğunu belirtti. Başkan Recep Konuk konuşmasına şöyle devam
etti: “Bu salondaki herkes yönetime talip olduğu gün kendisi için kaygılanmayı
bir kenara bırakıp, herkes için kaygılanmak gibi bir mesuliyet üstlendi. O
nedenle bizim mesuliyetimiz üyelerimize karşıdır. Vazifemiz de işimizi
ilgilendiren hususlarda doğruya doğru eğriye eğri demektir.
Önümüzdeki hafta Tarım Şurası
sonuç bildirgesi açıklanacak. PANKOBİRLİK olarak biz de çalışmalara katıldık.
Görüşlerimizi komisyonlarda paylaştık. Ancak açıklanacak bildirgede bunlar ne
kadar dikkate alınacak açıkçası bilmiyoruz. Yani bizden istenen malzemeyi
verdik. Yağ, soğan, et, salça, tuz, un, şeker, biber istenen istenmeyen her
malzemeyi belki lazım olur diye verdik. Mutfaktan ne çıkacak onu haftaya
göreceğiz. Malum ecnebiler yemekten önce dua eder, bizde dua yemekten sonra
yapılır. Mutfaktakiler sofraya ne koyacak bakacağız ona göre de ya dolu dolu
dua edeceğiz ya da adettendir deyip kısa bir dua ile geçiştireceğiz. Şura ile
ilgili beklentimiz, 3-5 gün boyunca tarım sektörümüzün enine boyuna
konuşulacağı yüksek katılımlı bir toplantıydı. Metot değişti. Görüşler
ağırlıklı olarak yazılı alındı. İnternet ortamından görüş bildirme imkânı
sağlanarak katılımın arttırılmasında yeni bir yol denendi. Bu belki de iletişim
çağının dinamikleri açısından doğru bir yaklaşımdır. Neşterin nereye
vurulacağını, sektördeki yangını söndürmek için doğru adrese gidilip
gidilmeyeceğini açıkçası ben bilmiyorum. Onu haftaya anlayacağız. Ancak ben
yine de sorunun yaşandığı adresi tarif etmek, naçizane tavsiyelerimi paylaşmak
istiyorum.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
periyodik olarak tarla market fiyat farkını açıklıyor. Ekim itibarıyla üretici
ve market arasındaki fiyat farkının bazı ürünlerde yüzde 400'lere ulaştığını
söylemiş Sayın Bayraktar. Fiyat farkının yüksek olduğu ürünler olarak ilk
sıralarda ise yüzde 417 ile domatesin, yüzde 404 ile elmanın ve yüzde 368 ile
limonun ilk üçte olduğunu söylemiş. Ne zaman? 2009 Kasım ayı başında. Yani 10
sene önce. Sayın Bayraktar üretici market fiyat farkı araştırmasını son olarak
12 gün önce açıkladı. Ekim 2019’da üretici ve market arasındaki fiyat farkı en
fazla yüzde 360,35 ile mandalinada olmuş. TZOB fiyat farkının kuru incirde
yüzde 353,59, kuru kayısıda yüzde 307,25, havuçta yüzde 268,17, patlıcanda yüzde
264,44, nohutta yüzde 257,32 olduğunu tespit etmiş. Yani 10 senede üretici
market fiyat farkında en yüksek farkla satılan ürünler sıralamasında bazı
ürünler o yıl bol veya az olmasına göre yer değiştirmiş ancak işin özü
değişmemiş. Tarlada yok pahasına satılan ürün markette kuyumcu vitrininde gibi
etiketlenerek satılmış. 10 sene önce de fiyatlar oynayınca dönüp çiftçiye
bakılıyordu, bugün de. Fiyatlar yükseldi adres belli, salla parmağı çiftçiye.
Avrupa saraylarında prenslerin prenseslerin yanında whipping boy diye yaşıtları
görevlendirilirmiş. Ne iş yaparmış bu whipping boylar? Prens ya da prenseslerin
hatalarının yaramazlıklarının ceremesini çekerlermiş. İşleri bu. Prens ya da
prenses hata mı yaptı, yaramazlık mı yaptı koca prens ya da prensesi dövecek değiller
ya bu whipping boyları falakaya yatırırlar, kırbaçlarlarmış. Yani bizdeki
adıyla şamar oğlanlığı yaparmış whipping boylar. Umarlarmış ki prens ya da
prenses kendisi yüzünden başkasının acı çektiğini gören saraylı bundan üzüntü
duyup hatasını tekrarlamayacak. 10 senede bir şey değişmiş mi değişmemiş.
Millete karşı hatayı tarlanın ötesindekiler yapmış, dayağı çiftçi yemiş. Buradan duyurulur çiftçi sistemin şamar
oğlanlığından bıktı. Biz artık, nakliyecinin, depocunun, komisyoncunun,
pazarcının yaptığı hatanın bedelini ödemek istemiyoruz.”
ENFLASYONU DÜŞÜRMEK SADECE
ÇİFTÇİNİN MESULİYETİNDE Mİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a NBŞ
kotalarını %10’dan %2,5’a düşürmesi, Kooperatifler Kanunu’nda yapılan
değişiklikle kooperatif mağazalarının ortak dışı satış yapmasına imkân tanıyan
düzenleme ve pancar tarımının devamını sağlayacak, üreticiyi cesaretlendiren
300 TL’lik pancar fiyatları nedeniyle teşekkür eden Başkan Konuk, “eğer pancara
bu fiyat verilmeseydi, önümüzdeki yıl üretimde ciddi düşüş yaşanma riski vardı.
Tarımsal üretimin devamı için mamul ürünün fiyatının da maliyetlere göre
belirlenmesi gerekir. Yoksa üretici üretmek istese bile ürettirecek bulamaz.
Geçtiğimiz sene Türkiye’de fiyatı düşen tek ürün neydi biliyor musunuz? Şeker.
Neden? Türkiye’deki şeker fabrikaları pancarı aldı, tam işlemeye başladı. Ürün
piyasaya çıkacak, hop depolardaki stoklar piyasaya çıktı. Hem de %20 iskonto
ile. Ürettiğimiz şekerin gramına alıcı çıkmadı. Önceki yıllarda kapıda sıraya
girenler birden yok oldu. Çiftçinin pancar parası ödenecek, avansı ödenecek,
işçinin maaşı ödenecek ben satmak zorundayım. Benim gibi bütün şeker
fabrikaları satmak zorunda. Haziran 2019’a kadar şeker 2018 fiyatlarının
altında satıldı. Fabrikalarda şeker bitti, şeker fiyatlarına %16 zam geldi.
Peki, şekerin ana girdi olduğu, en yüksek maliyet kalemi ya da maliyet
kalemlerinden biri olduğu ürünlerde ne oldu? Şu olmuş; değişik markaların kola
fiyatları %9,5 ile %18 arasında artmış. Bildiğiniz şeker, su, aroma ve
karbondioksit ile üretilen gazoz fiyatlarında artış oranı %33,9’a kadar
ulaşmış. Soğuk çayda fiyatını %33 arttıran da var %41 attıran da. Dondurma
neyle yapılıyor? Süt ve şeker… Bir de neyli ise onun aroması. Az miktarda
kakao, vanilya, çilek, fıstık vesaire. Ana girdi ne? Süt ve şeker. Çeşitlere
göre artış %23,5 ile %45 arasında olmuş. Ağırlıklı olarak %35 arasında yığılmış
fiyat artışı. Kuruvasanfiyatları %31, reçel fiyatları %27,7 artmış. Enerji
içeceklerinde fiyat artışı %99,1. Şeker fiyatları artmamasına rağmen, şekerin
ana girdi olarak kullanıldığı ürünlerde ben fiyatı düşen ürün göremedim. Ben
buradan soruyorum, buradaki çiftçinin de sormak hakkı, enflasyonu düşürmek
sadece çiftçinin ve çiftçi kuruluşlarının mesuliyetinde mi? Patates pahalı
parmaklar çiftçiyi gösteriyor. Soğan pahalı kaşlar çiftçiye çatılıyor. Hayat
pahalı, şekere yükleniliyor. Enflasyonla topyekûn mücadele diyoruz. Bu topyekûn
sadece çiftçiden, çiftçi kuruluşlarından mı ibaret? Gübre sanayicisi, petrol
sanayicisi, bankalar, çitçinin ürününden üretilen ürünü işleyen sanayici bu topyekûna
dâhil değil mi? Rahmetli babam bize aman oğlum biz işimizi iyi yapalım buğday
pahalı olursa ekmeğin fiyatı artar. Fakir fukara alamaz derdi. Bu ülkede
yıllarca fakirin fukaranın ekmeğini çiftçi sübvanse etti. Yani fakiri fukarayı
yine dar gelirli tarım kesimi destekledi. Fakir fukaranın ekmeği
desteklenecekse bunu sanayici yapacak, devlet yapacak.”
ÜRETEN KAZANAMIYOR, TÜKETEN
KAYBEDİYOR
Başkan Recep Konuk, Genel
Kuruldaki konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “TZOB’un rakamları ortada. Bir
yanlış var. Üreten kazanamıyor, tüketen kaybediyor. Önümüzde bir fırsat var.
Tarım Şurası ile üreticinin de tüketicinin de kaybettiği bu düzene müdahale
imkânımız var. Bakanlık bürokratlarımızdan ve Sayın Bakanımızdan istirhamım,
yangını söndürmek istiyorlarsa dumanı takip etsinler. Evdeki yangını sokağa su
sıkarak söndüremezsiniz. Halin, yolun, marketin, tezgâhın hatasını tarladaki
üreticiyi döverek düzeltemez, aracıları, komisyoncuları, spekülatörleri
çiftçiyi cezalandırarak terbiye edemezsiniz. Çözüm öyle uzakta falan da
aranmasın. Çözüm, üretici ile tüketici arasındaki mesafeyi kısaltmakta,
aktörleri azaltmakta. Hiç kimse üreticiyi pahalı üretiyor diye suçlayıp
ithalattan medet ummaya kalkmasın, rakamlar ortada fiyatları şişiren tarladan
sonraki süreçte. Bunun çaresi ne? Kooperatifçilik. Kooperatifleri pazara, rafa
kadar ulaştırmak. PANKOBİRLİK ve Pancar Ekicileri Kooperatifleri olarak bizim
yaptığımız yapmaya çalıştığımız budur. İnşallah bizim modelimiz Türkiye’nin
artık kronikleşmiş bu meseleye çare bulmasında esin kaynağı olur, reçete olur.”
Başkan Konuk’un ardından kürsüye
gelen Niğde Bor Pancar Üreticileri Kooperatifi Başkanı Orhan Baykal
özelleştirilen şeker fabrikalarının bazılarının yaş küspenin tonu için 280
TL’lik fahiş fiyat ilan ettiğini ve peşin para talep ettiğini belirterek bunun
devamı halinde hayvancılığın da zora gireceğini söyledi. Baykal, bölge
çiftçisinin karşısına çıkan bu meseleyi Konya Şeker’in uygun fiyatla ve pancar
parasında ödenmek üzere vade açmasıyla çözdüklerini söyleyerek Konya Pancar Ekicileri
Kooperatifine ve Başkan Konuk’a bölge çiftçisi adına teşekkür etti.
Konuşmaların ardından PANKOBİRLİK
yönetim ve denetim kurulları ile faaliyet dönemi hesapları oybirliği ile ibra
edilirken gelecek faaliyet yılının iş programı da tam mutabakat ile kabul edildi.
Genel Kurulun tamamlanmasının
ardından PANKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk tarafından
kooperatifçiliğin iki duayen ismi Şaban Coşkun ve Halil Aslan’a PANKOBİRLİK’e
ve ülke kooperatifçiliğine yaptıkları katkı, İsa Yenioğlu’na da en genç
kooperatifçi olması nedeniyle plaket taktim edildi.