“Türk
çiftçisinin kabiliyet ve başarısının beylik laflardan ibaret olmadığının,
verilecek küçücük destekle büyük başarıların elde edilebileceğinin ispatı ise
Pancar Kooperatiflerinin son dönemde tarım ve tarımsal sanayide gerçekleştirdikleridir.
Özelde pancar, genelde Türk çiftçisi omzundaki yük hafifletildiğinde, toprakla
ve pazarlarla arasına örülen duvarlar kalktığında neleri başarabileceğini kendi
inşa ettiği sanayi tesisleriyle ispatladı. Kendi üretimini teminat altına
alabileceğini, en önemlisi de küresel ekonomik sistemde rekabetçi yapısı ile
dünyayla yarışabileceğini gösterdi. Ve bu organizasyon 365 gününü çiftçiler
günü ilan ederek, çiftçinin omzundaki tarım dışı yükleri kaldırmak, üretimde
sürekliliği ve sürdürülebilirliği sağlamak, tarım sanayi entegrasyonunu tesis
ederek dünya ile rekabette Türk çiftçisini avantajlı hale getirmek için
çalışıyor. Tarımsal Ar-Ge ile tarımın geleceğine yatırım yaparken, yeni tarım
teknik ve teknolojilerini ülkemize kazandırıyor. Bu tesisleri ve örnekleri
çoğaltmak elimizdedir. Artan her tesis daha çok ürün, daha çok üretim, daha çok
kazanç demektir. Artan her tesis, alın teri kurumadan emeğin karşılığını
aldığı, üretimin mübarek sayıldığı, ekerken ve biçerken emeğin boşa gideceği
endişesinin asla taşınmadığı ve merkezinde Türk çiftçisinin yer aldığı bir
iddiayı realize etmektir.İçindeyiz ve biliyoruz bu toprakların Türkiye’yi
dünyanın en gelişmiş ekonomik güçlerinden biri yapacak potansiyeli var. Ve bu
topraklar kendisini sevgiyle işleyenlere bereketini sunmakta, cömert ve
şefkatli davranmakta gani gönüllü. Ve bu toprakların bereket ve cömertliğini
zenginliğe dönüştürme kabiliyeti ve tecrübesi de Türk çiftçisinde var. Bugün
tarım sektörünün en uzağında olanlar da unutmamalı ki, Cumhuriyetimiz kurulalı
daha yüz yıl olmadı. O yılların Türkiye’sinin en önemli üretim kalemi tarım
ürünleridir ve istihdamın %90’ı tarımdadır. Salgın sebebiyle de olsa bu sene
tarımsal üretimin önemine dair bir mutabakat zemini oluştu. Şimdi sıra bunu
sözden uygulamaya taşımakta, yağmur kesilince şemsiyeyi unutmamakta,
unutturmamakta.” diyen Başkan Recep Konuk, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü
dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
BUGÜN, BİNLERCE İŞLETMEDE
ÇARKLARIN DÖNMESİNİ SAĞLAYAN ÇİFTÇİLERİN GÜNÜ
Bütün
dünyada çiftçiler günü olarak kutlanan 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü
dolayısıyla bir mesaj yayınlanan 25. ve 26. Dönem AK Parti Karaman Milletvekili
ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, “bugün Dünya Çiftçiler Günü.Gözden
ırakta çalışıp, üretenlerin günü bugün. Yaptıkları işin kıymeti pazarda,
tezgâhta, rafta bulunamadığı ya da fiyatlar dalgalanınca anlaşılanların günü
bugün. İstisnaları dışında alışverişte ürünlerini herkesin gördüğü, ancak
bedenleri ile nasırlı elleri, kavruk alınları ile ürünlerinin başında arz-ı
endam edemeyenlerin günü bugün. Bugün, her eve ürünleriyle girenlerin günü.
Bugün tarlaya bir tohum atarak, bir fide dikerek, meraları, ağılları
canlandırarak, üretim zincirini hareketlendiren, binlerce işletmede çarkların
dönmesine, milyonlarca insanın istihdam imkânına kavuşmasına, mutfakta
tencerenin, masada tabakların boş kalmamasını sağlayanların günü bugün. Bugün
bizim günümüz, topraktan bereket üretenlerin günü. Biz, bize adanmış bugünü,
bize en kıymetli hediyeyi, bereketini sunan toprağımızla, merada yaylada hayatı
bölüştüğümüz kuzular, buzağılar, civcivlerle hem işimiz hem can yoldaşımız
canlarla, işimizin başında, iş başında kutluyoruz çiftçiler gününü, her yıl
yaptığımız gibi.Ancak bu sene kutladığımız çiftçiler gününün her seneden farklı
olduğunun da farkındayız. Bu sene kalabalıklarla fiziki mesafemiz aynı olsa da
gönül köprüsünün kısaldığını, gözlerin bu sene bizi aradığını, bizim tarladaki
gayretimizin her seneden daha çok merak edildiğini, bilek gücümüz için
uzaklarda duacılarımızın olduğunu biliyor, gazetelerdeki, internetteki destek
mesajlarını okuyoruz. Bu sene tüm dünyayı etkileyen salgın, dünyadaki bütün
milletlerin ve bütün insanların hayatın idamesi için nelerin ihmal
edilemeyeceğine dikkat kesilmesine vesile oldu. Tıpkı sağlık hizmetleri, güvenlik
hizmetleri, devletin organizasyon gücü gibi gıda arzının da hayati önemi
tartışmaya kapalı bir şekilde üstünde mutabık kalınan bir husus oldu.
Geçtiğimiz yıllarda bazı çevrelerce sıkça dile getirilen, ülkemiz tarım sektörü
ve çiftçisine yönelik, pahalı üretiyoruzdan, ithal ürün daha ucuza uzanan,
çiftçinin ekonominin sırtında yük olduğuna kadar varan haksız eleştiriler,
ithamlar hem gündemden düştü, hem de o söylemlerin felakete davetiye olduğu bu
süreçte anlaşıldı. Pandemi sürecinde devletlerin aldığı ilk önlemlerden biri
gıda ve tarım ürünleri ihracatını durdurmak ya da kontrol altına almak oldu.
Niçin? Hastalığın yanı sıra açlıkla, yoklukla boğuşmak zorunda kalmamak için.
Televizyonlarda, gazetelerde gördük, salgın önce marketlerdeki gıda reyonlarını
vurdu. Sokaklarda, meydanlarda hayat yavaşladı ancak beslenme ihtiyacı aynı
şekilde devam etti, bundan sonra da şartlar ne olursa olsun gıda talebi artarak
devam edecek. Bu insan doğasının dayattığı bir mecburiyet” diye konuştu.
ÇİFTÇİNİN ROLÜ VE ÖNEMİ HİÇBİR
MESLEK ERBABININ ROLÜ VE ÖNEMİNDEN DAHA AZ DEĞİLDİR
Amerikalı
Psikolog Maslow’un, insan ihtiyaçlarını 5 basamaklı bir piramitte
sınıflandırdığını belirten Başkan Konuk, “ihtiyaçlar hiyerarşisi diye
tanımlanan bu sınıflandırmada, insanlar birinci basamaktaki ihtiyaçlarını
gidermeden, ikinci basamaktaki ihtiyaçlarını gidermeyi düşünmezler bile.
Nitekim ilk iki basamaktaki ihtiyaçlar giderilmeden, 3, ilk 3 giderilmeden 4,
ilk dört karşılanmadan 5’nci basamak ihtiyaçları gidermeye çalışmaz insanlar.
Maslow’un piramidinde birinci basamak insanın fizyolojik ihtiyaçlarıdır. Nedir
bunlar? Su, hava, besin, uyku vb… İnsanlar hayatta kalmalarını sağlayan bu
ihtiyaçlarını karşılayabildikleri takdirde diğer ihtiyaçlarını karşılamayı
düşünebilirler. İkinci basamak güvenlik ihtiyaçlarıdır. İş, beden, ahlak, aile,
sağlık bu basamaktadır. 3’ncü basamak arkadaşlık, çeşitli sosyal ilişkileri ve
aktiviteleri kapsayan sosyal ihtiyaçlardır. 4’üncü basamak saygınlık, 5’inci
basamak kendini gerçekleştirme ihtiyaçları şeklinde sınıflandırmıştır insan
ihtiyaçlarını Maslow. Ekonomistler ise insan ihtiyaçlarını zorunlu ihtiyaçlar,
zorunlu olmayan ihtiyaçlar ve lüks ihtiyaçlar şeklinde sınıflandırmaktadır. Pek
tabiidir ki, zorunlu ihtiyaçların içinde beslenme yine hava su gibi bu gurubun
ayrılmaz parçasıdır.Adına ister fizyolojik, ister zorunlu ihtiyaç diyelim insanların
hayatta kalabilmesinin olmazsa olmazları arasında sayılan sınırlı ihtiyaç
başlıklarından biri beslenme ihtiyacıdır. Yani gıdadır. Yani tarımsal
ürünlerdir. Yani bitkisel ve hayvansal ürünlerdir. Bu ürünleri de her insanın
kendi besin ihtiyacını kendisinin karşıladığı avcı toplayıcı toplumlardan sonra
yerleşik hayata geçiş ile birlikte yaklaşık 11.000 yıldır, toplumsal iş bölümü
çerçevesinde çiftçiler üretmektedir. Yani, modern toplumlarda iş bölümü
çerçevesinde doktorun, avukatın, eczacının, mühendisin, öğretmenin, işadamının,
tüccarın, bürokratın, genel müdürün, danışmanın, sporcunun, fırıncının,
aşçının, terzinin, şoförün, makinistin, kaptanın, pilotun, berberin,
tezgâhtarın, garsonun, sporcunun, ressamın, haber spikerinin, gazetecinin,
bankacının rolü ve önemi neyse çiftçinin de rolü ve önemi hiçbir meslek
erbabının rolü ve öneminden daha az değildir. Hatta diğer mesleklerin gelişimi
ve uzmanlaşmanın çiftçilerin kendilerine yeter miktardan daha fazla gıda ürünü
üretmesi ile mümkün olduğu düşünülürse, çiftçiliği diğer mesleklerin atası
olarak nitelemek hiç de abartı değildir” ifadelerini kullandı.
MİLYONLARCA ÇİFTÇİ VE AİLESİDİR
TARIM SEKTÖRÜ
Zamanımızda
modern ekonomilerin sektörler üzerinden sınıflandırıldığını aktaran Başkan
Konuk, “sanayi, hizmetler, tarım gibi üç ana sektör altında ekonomik hayat
özetleniyor. Hatta bir ülkenin ekonomisinin gelişmişlik düzeyi
değerlendirilirken sanayi ve hizmetler sektörü üzerinden değerlendirme
yapılıyor, tarım sektörü bu fotoğrafta leke gibi takdim ediliyor. Hâlbuki
gelişmiş ekonomilerin tamamında kalkınmanın ilk adımı tarımsal üretimdeki
sıçramanın eseridir ve gelişmiş ülkelerin birkaç istisna dışında tamamının
tarımsal üretimi ülke ekonomisindeki paylarından bağımsız olarak hala çok
güçlüdür. ABD bugün dünyanın en büyük tarım ürünleri ihracatçısıdır mesela.
Hollanda, arazi varlığı ile orantılanamayacak bir gıda ihracatçısıdır. Çin’in
hikâyesinde 1970’li yılların sonu, 80’li yılların başında tarımsal üretimde
yakaladığı sıçrama başroldedir. Sanayi devriminin beşiği İngiltere 18’inci
yüzyılda çiftçi başına tarımsal üretimini katlayamasaydı, sanayi toplumuna
şüphesiz aynı hızda dönüşemezdi. Bu durum bugün içinde geçerlidir. Ekonominin
gücü, tarım sektörünün verimliliği ve üretimdeki gücü ile orantılıdır. Çünkü
tarım sektörü bir yandan diğer sektörler için gıda güvenliği teminatı
oluştururken diğer yandan da oluşturduğu artı değer ile ekonominin sıfır
maliyetli kaynak biriktirmesini sağlar. Tarım sektörü ürettiği ürünler ile
onlarca alt sektörde çarkların dönmesini, binlerce insanın elinin ekmek
tutmasını sağlar. Ama bu işlevsel yönünden daha önemli olan husus tarım sektörü
buğdaydan, ayçiçeğinden, sütten, besiden, üzümden, elmadan oluşmaz. Tarım
sektörü milyonlarca insan demektir. Milyonlarca insanın çalışması, işi, emeği,
tecrübesi, birikimi, geçimi demektir. Milyonlarca çiftçi ve ailesidir tarım
sektörü.Tıpkı diğer meslek mensupları gibi, yani tüccar, iş adamı, genel müdür,
sanatçı, memur, doktor, polis, asker gibi acıkır, doyar, üzülür, sevinir,
endişelenir, rahatlar, giyinir, başını sokacak bir eve ihtiyaç duyar,
hastalanır, iyileşir, güler, ağlar, terler, özellikle terler, çocukları okula
gider, oyuncak ister, aş ister, evlenir, yaşlanır, dinlenmeye o da ihtiyaç
duyar, yazar, okur, türkü söyler, gezer. Yani diğer meslek mensuplarının
zorunlu ihtiyaçları onun da ihtiyacıdır, sosyal ihtiyaçları onun da
ihtiyacıdır. Ve toplumsal iş bölümü çerçevesinde tüm diğer sektörlerdeki
insanlar gibi ülkeler kendi işini hakkıyla yapan çiftçilerinin zorunlu ve
zorunlu olmayan ihtiyaçlarını hakkıyla karşıladığı oranda sosyal adaleti tesis
eder, o zaman daha da güçlü olurlar.Diğer meslek mensupları gibi her bir
çiftçinin de mesleki itibarı en üst düzeydedir ve yaptığı işe ve ürettiği ürüne
saygı beklemek O’nun hakkıdır, bizim hakkımızdır. Tarımsal altyapı ile ilgili meselelerimiz,
destekleme politikalarımız, fiyatlama problemlerimiz hepsi teferruattır ve bu
teferruatların tamamı tarım sektörünün, dolayısıyla çiftçinin ekonominin asli
unsurları arasında hak ettiği yerde olmasıyla çözümü çok basit olan
hususlardır. Salgın sebebiyle de olsa bu
sene tarımsal üretimin önemine dair bir mutabakat zemini oluştu. Şimdi sıra
bunu sözden uygulamaya taşımakta, yağmur kesilince şemsiyeyi unutmamakta,
unutturmamakta.
Kaldı
ki, dünyanın seyri öznesinde çiftçi olan ve onun üretimini önemsemeyi, onun
ürettiklerine kıymet vermeyi gerektiren bir seyirdir. Geleceğin dünyasında
stratejik önem atfedilen sektörler sıralanırken sayılan üç-beş sektör arasında,
sıralamayı yapanların bakış açısına göre bazıları değişse de değişmeyen tek
sektör gıdadır.Çiftçi isegıda üretim zincirinin ilk halkasındadır ve herkesin
malumudur ki, tarımsal üretim olmadan gıda üretimi ve gıda güvenliği
konuşulamaz. Arazi varlığı, iklim yapısı, sahip olduğu endemik tür zenginliği
ile dünyanın tarımsal üretim için en şanslı ve Yüce Allah’ın bahşettiği en
bereketli coğrafyalardan birine sahip ülkemizi geleceğin dünyasında kuvvetli,
kudretli, zengin ve itibarlı konuma taşıyacak bir diğer avantajı ise bu
potansiyeli harekete geçirecek kabiliyet ve nitelikte insan kaynağına sahip
olmasıdır. Bugün kendisine atfedilmiş özel günü üreterek kutlayan Türk çiftçisi
bu potansiyeli harekete geçirerek, ülkemizin geleceğini inşa edecek, ülkemizin
zenginliğine zenginlik katacak, evlatlarımızın tabağındaki yemeğin miktarını ve
kalitesini arttıracak, elindeki lokmaya sahip çıkacak, gıda güvenliğimizin
teminatı olacak idrake sahiptir ve bunu gerçekleştirebilecek kudrettedir” dedi.
TÜRK ÇİFTÇİSİ, OMZUNDAKİ YÜK
HAFİFLETİLDİĞİNDE NELERİ BAŞARABİLECEĞİNİ KENDİ İNŞA ETTİĞİ SANAYİ TESİSLERİYLE
İSPATLADI
Başkan
Recep Konuk, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü mesajını şu cümlelerle tamamladı:
“Türk çiftçisinin kabiliyet ve başarısının beylik laflardan ibaret olmadığının,
verilecek küçücük destekle büyük başarıların elde edilebileceğinin ispatı ise
Pancar Kooperatiflerinin son dönemde tarım ve tarımsal sanayide
gerçekleştirdikleridir. Özelde pancar, genelde Türk çiftçisi omzundaki yük
hafifletildiğinde, toprakla ve pazarlarla arasına örülen duvarlar kalktığında
neleri başarabileceğini kendi inşa ettiği sanayi tesisleriyle ispatladı. Kendi
üretimini teminat altına alabileceğini, en önemlisi de küresel ekonomik
sistemde rekabetçi yapısı ile dünyayla yarışabileceğini gösterdi. Ve bu
organizasyon 365 gününü çiftçiler günü ilan ederek, çiftçinin omzundaki tarım
dışı yükleri kaldırmak, üretimde sürekliliği ve sürdürülebilirliği sağlamak,
tarım sanayi entegrasyonunu tesis ederek dünya ile rekabette Türk çiftçisini
avantajlı hale getirmek için çalışıyor. Tarımsal Ar-Ge ile tarımın geleceğine
yatırım yaparken, yeni tarım teknik ve teknolojilerini ülkemize kazandırıyor.
Bu tesisleri ve örnekleri çoğaltmak elimizdedir. Artan her tesis daha çok ürün,
daha çok üretim, daha çok kazanç demektir. Artan her tesis, alın teri kurumadan
emeğin karşılığını aldığı, üretimin mübarek sayıldığı, ekerken ve biçerken
emeğin boşa gideceği endişesinin asla taşınmadığı ve merkezinde Türk
çiftçisinin yer aldığı bir iddiayı realize etmektir.
İçindeyiz
ve biliyoruz bu toprakların Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş ekonomik
güçlerinden biri yapacak potansiyeli var. Ve bu topraklar kendisini sevgiyle
işleyenlere bereketini sunmakta, cömert ve şefkatli davranmakta gani gönüllü.
Ve bu toprakların bereket ve cömertliğini zenginliğe dönüştürme kabiliyeti ve
tecrübesi de Türk çiftçisinde var.
Bugün
tarım sektörünün en uzağında olanlar da unutmamalı ki, Cumhuriyetimiz kurulalı
daha yüz yıl olmadı. O yılların Türkiye’sinin en önemli üretim kalemi tarım
ürünleridir ve istihdamın % 90’ı tarımdadır.
Bugünün
işadamlarının, mühendislerinin, doktorlarının, akademisyenlerinin,
gazetecilerinin, sanatçılarının, siyasetçilerinin akla gelen her meslek
mensubunun pek çoğu buğday, pancar, pamuk, tütün parasıyla, kısaca üretimden
arttırılarak ayrılan parayla meslek sahibi oldular. İstisnaları dışında bizim
ülkemizin her ailesi birkaç kuşak öncesinden çiftçidir. İşte bugün kutlanan
dünya çiftçiler günü hala topraktan ve üretimden kopmayanlara ithaf edilen bir
gündür. Onlar, şehirlerde yaşayan ve başka sektörlerde çalışanların sılada bıraktıkları,
akrabaları, komşularıdırlar. Onlar, birçok mesleğin ve sektörün filizlenmesini
sağlayan işi yapmaya devam edenlerdir. Onlar, hala topraktan değer üreterek,
üretim zincirini başlatıp katma değer oluşmasını sağlayarak, başka şehirlerdeki
ve başka sektörlerdeki akrabalarının, komşularının kazanç kapılarını
aralayanlardır. Onlar ürettikleri ile değer zincirini başlatan, kürsüdeki
hocadan, ameliyathanedeki doktora hemşireye, sınırdaki askerden, sahnedeki
sanatçıya kadar her meslek ve sanat erbabının gıda ihtiyacını dert etmeyip
işine odaklanmasını sağlayanlardır. Uzak köylerde olsalar da her gün
ürettikleriyle ülkemizin her hanesindedirler.
O
nedenle bugün sadece hatırlama günü değil, bugün vesilesiyle daha çok
üretebilmeleri için üretenleri yüreklendirme günüdür. Bugün çiftçilerin kendi
başlarına çözemeyecekleri daha çok üretebilmelerinin önündeki meseleleri çözmek
için adım atma günüdür. Bugün, toplumsal iş bölümünde kendi işini yıllardır
eksiksiz yapanlara hem teşekkür hem de yaptıkları işin hakkını hakça teslim
etmek için yapılabileceklere odaklanma günüdür. Bugün salgın günlerinde de
tarlada olan ve bu süreçte de ülkemizde market raflarının, pazar tezgâhlarının
boş kalmasına müsaade etmeyen, zorunlu ihtiyaç olan gıdaya erişimde ülkemizin
hiçbir köşesinin zorluk yaşamamasını sağlayan ve kendi özel günlerini yine
üreterek kutlayan çiftçilere zorunluluktan değil gönülden teşekkür günüdür.
Tarımı
güçlü, çiftçisi mutlu bir ülkenin geleceğe dair umudunun daha güçlü, ufkunun
daha aydınlık olacağına dair sarsılmaz inancımızı ifade ederek, tüm
üreticilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü, bereket ve bolluk dileğiyle
kutluyorum.” dedi.